sakinleşmek (nsz) 1. Yatışmak, durgun duruma gelmek, durgunlaşmak:
"Bazı dalgalı gecelerin sabahları, metle yükselmiş ve şimdi sakinleşmiş suyun kenarında kedi leşleri bulurdum." -S. F. Abasıyanık. 2. Sıkıntısı veya heyecanı geçmek.
yatışmak (nsz) 1. Hızı, etkisi azalmak, aşırılığı geçmek:
"Vapurun gürültüsü büsbütün yatıştı." -R. H. Karay. 2. Coşku, sinir, korku vb.nin etkisi azalmak, geçmek, sakinleşmek:
"Nasılsın yavrum, uyuduktan sonra biraz sinirlerin yatıştı mı?" -S. M. Alus. 3. Ayaklanma, kargaşa sakinleşmek, durulmak:
Kargaşa yatıştı. 4. Yan yana, kucak kucağa yatmak:
"Gölgesinde koyun, kuzu yatışır / Servidir, ladindir ormanlarımız." -İ. Sağır.