madde ne demek?
- 7 sözlük, 8 sonuç.BSTS / Eğitim Terimleri Sözlüğü
madde anlamı İng. item Fr. item
Bir testte yer alan soru ya da alıştırmalardan her birine verilen ad.
Bir testte yer alan soru ya da alıştırmalardan her birine verilen ad.
BSTS / Felsefe Terimleri Sözlüğü
madde anlamı
bakınız» özdek
bakınız» özdek
BSTS / Medeni Hukuk Terimleri Sözlüğü
madde anlamı
1) (yasa, tüzük, sözleşme ile başkalarında) ayrıt, ayrıltı (Artikel, article). 2) ("matière" anlamında) özdek, nen.
1) (yasa, tüzük, sözleşme ile başkalarında) ayrıt, ayrıltı (Artikel, article). 2) ("matière" anlamında) özdek, nen.
BSTS / Orta Öğretim Terimleri Kılavuzu
madde anlamı Fr. matière
(jeoloji, fizik)
(jeoloji, fizik)
madde anlamı Osm. cevher Fr.subctance
(biyoloji)
(biyoloji)
Güncel Türkçe Sözlük
madde anlamı
is. 1. Duyularla algılanabilen nesne. 2. Bir cismi oluşturan öge, öz: Cam yapmak için silisli maddeler kullanılır. 3. Yasa, sözleşme, antlaşma vb. metinlerde, her biri başlı başına bir yargı getiren ve çoğu kez rakamla belirtilen bölüm: "Kanun tatbikatında merhamet bilmez. Suçları maddeleriyle ölçer. Hükmünü verir, çarpar." -H. R. Gürpınar. 4. Sözlük ve ansiklopedilerde tanımlanan, anlatılan kelime, ad veya konulardan her biri: "Bir uzmanla buluşacağı zaman ansiklopediyi açar, o konuyla ilgili maddeyi okur." -S. Birsel. 5. Para, mal vb. ile ilgili şey: Maddeye önem vermek. 6. Kendi içinde bütünlüğü olan anlatım. 7. fiz. Boşlukta yer kaplayan, bir kütlesi olan her türlü varlık, özdek. 8. kim. Molekül.
is. 1. Duyularla algılanabilen nesne. 2. Bir cismi oluşturan öge, öz: Cam yapmak için silisli maddeler kullanılır. 3. Yasa, sözleşme, antlaşma vb. metinlerde, her biri başlı başına bir yargı getiren ve çoğu kez rakamla belirtilen bölüm: "Kanun tatbikatında merhamet bilmez. Suçları maddeleriyle ölçer. Hükmünü verir, çarpar." -H. R. Gürpınar. 4. Sözlük ve ansiklopedilerde tanımlanan, anlatılan kelime, ad veya konulardan her biri: "Bir uzmanla buluşacağı zaman ansiklopediyi açar, o konuyla ilgili maddeyi okur." -S. Birsel. 5. Para, mal vb. ile ilgili şey: Maddeye önem vermek. 6. Kendi içinde bütünlüğü olan anlatım. 7. fiz. Boşlukta yer kaplayan, bir kütlesi olan her türlü varlık, özdek. 8. kim. Molekül.
Kimya Terimleri Sözlüğü
madde anlamı İng. matter Alm. Stoff Fr. matiere
Uzayda yer kaplayan ve kütlesi olan her şey.
Uzayda yer kaplayan ve kütlesi olan her şey.
Türkçe - İngilizce
madde anlamı
isim
1) material
2) substance
3) item
4) matter
5) article
6) clause
7) stuff
8) entry
9) proviso
isim
1) material
2) substance
3) item
4) matter
5) article
6) clause
7) stuff
8) entry
9) proviso
madde eş anlamlısı
molekül
is. 1. kim. Element veya bileşikleri oluşturan ve onların özgül niteliklerini gösteren en küçük birim, madde. 2. fiz. Fiziksel kimyada bir veya birkaç atomun birleşmesinden oluşan, birkaç çekirdek veya elektronlu yapı. 3. mec. Bir bütünün en küçük parçası.
is. 1. kim. Element veya bileşikleri oluşturan ve onların özgül niteliklerini gösteren en küçük birim, madde. 2. fiz. Fiziksel kimyada bir veya birkaç atomun birleşmesinden oluşan, birkaç çekirdek veya elektronlu yapı. 3. mec. Bir bütünün en küçük parçası.
öz
(I) is. 1. fel. Bir kimsenin benliği, kendi manevi varlığı, iç, nefis, derun, varoluş karşıtı: "Özünü bir yerde bırakıp sadece kalıbını gezdirmişti." -H. Taner. 2. "Kendine, kendi kendini" anlamlarında birleşik kelimeler türeten bir söz: Öz eleştiri, öz geçmiş, öz yönetim. 3. Bir şeyin en kuvvetli veya kıvamlı bölümü, hülasa, zübde, ekstre: Karaciğer özü. Meyve özü. Mısır özü. 4. Çıbanların içinde ölmüş dokudan oluşan irinle birlikte çıkan parça. 5. zm. Kendi, zat: "Bir od düştü yanar tatlı özüme / Dünya zindan görünüyor gözüme." -Karacaoğlan. 6. mec. Bir şeyin temel ögesi, künh, zübde: "Ortalıktaki krizi sebep gösteriyorlar ama asıl kriz şirketin kendi özünde." -A. Gündüz. 7. bit. b. Bitkilerin kök, gövde ve dallarının boydan boya ortasında bulunan, hafif, gevrek ve çoğu yumuşak bölüm: "Ağacın çürüğü özünden olur / Yiğidin iyisi sözünden olur" -Halk türküsü.
(I) is. 1. fel. Bir kimsenin benliği, kendi manevi varlığı, iç, nefis, derun, varoluş karşıtı: "Özünü bir yerde bırakıp sadece kalıbını gezdirmişti." -H. Taner. 2. "Kendine, kendi kendini" anlamlarında birleşik kelimeler türeten bir söz: Öz eleştiri, öz geçmiş, öz yönetim. 3. Bir şeyin en kuvvetli veya kıvamlı bölümü, hülasa, zübde, ekstre: Karaciğer özü. Meyve özü. Mısır özü. 4. Çıbanların içinde ölmüş dokudan oluşan irinle birlikte çıkan parça. 5. zm. Kendi, zat: "Bir od düştü yanar tatlı özüme / Dünya zindan görünüyor gözüme." -Karacaoğlan. 6. mec. Bir şeyin temel ögesi, künh, zübde: "Ortalıktaki krizi sebep gösteriyorlar ama asıl kriz şirketin kendi özünde." -A. Gündüz. 7. bit. b. Bitkilerin kök, gövde ve dallarının boydan boya ortasında bulunan, hafif, gevrek ve çoğu yumuşak bölüm: "Ağacın çürüğü özünden olur / Yiğidin iyisi sözünden olur" -Halk türküsü.
öz
(II) sf. 1. Kan bağı ile bağlı olan, üvey olmayan: "Size öz evladım gibi davranacağım." -A. Kulin. 2. İçine, arılığını, saflığını bozacak hiçbir şey karışmamış olan, saf, arı.
(II) sf. 1. Kan bağı ile bağlı olan, üvey olmayan: "Size öz evladım gibi davranacağım." -A. Kulin. 2. İçine, arılığını, saflığını bozacak hiçbir şey karışmamış olan, saf, arı.
öz
(III) is. hlk. 1. Dere, çay. 2. Sulak, verimli yer.
(III) is. hlk. 1. Dere, çay. 2. Sulak, verimli yer.
özdek
is. 1. Kullanılmaya, harcamaya uygun, taşınması kolay eşya, ayniyat. 2. İş yerlerinde eşya ve malzeme işleriyle ilgilenen bölüm, ayniyat. 3. fiz. Duyularla algılanabilen, bölünebilen, ağırlığı olan nesne, madde. 4. fel. İnsanın çalışmasıyla bir amaç uğruna biçim verdiği veya yararlandığı doğal cisimler, nesneler.
is. 1. Kullanılmaya, harcamaya uygun, taşınması kolay eşya, ayniyat. 2. İş yerlerinde eşya ve malzeme işleriyle ilgilenen bölüm, ayniyat. 3. fiz. Duyularla algılanabilen, bölünebilen, ağırlığı olan nesne, madde. 4. fel. İnsanın çalışmasıyla bir amaç uğruna biçim verdiği veya yararlandığı doğal cisimler, nesneler.
"madde" için örnek kullanımlar
Denetim kapsamına girildikten sonra 11'inci madde hükmü uygulanacak.
After entering the applicable provisions of Article 11 of the scope of the audit.
Kaynak: haberler.comMadde ihlalleri iddiasıyla adliyelere de misafir olmaya başlar, ama yılmaz.
Alleged violations of Article begins to be a guest in courthouses, but indomitable.
Kaynak: haber7.comEndeks hesaplamasında kullanılan madde sayısı da bin 382'den bin 868'e yükseldi.
The index rose to 868 thousand 382'den used to calculate the number of items in the bin.
Kaynak: hurriyet.com.trİstihdam raporunda yer alan bir başka madde de tarım dışı istihdam rakamları oldu.
Employment in the non-farm payrolls report, the figures in the article was another.
Kaynak: cnnturk.comYıldızlararası madde, galaksi lerdeki yıldız sistemleri arasındaki boşlukta yer alan maddelerdir. yıldızlararası ortamda madde vardır;
Kaynak: Yıldızlararası madde
Kaynak: Yıldızlararası madde
Karanlık madde; astrofizik te, doğrudan algılanabilecek kadar büyük konuma getiren (ışık, x-ışınları v.b.) belirlenebilen varsayılan madde lere denir.
Kaynak: Karanlık madde
Kaynak: Karanlık madde
Patlayıcı madde, hararet veya şok tesiri ile kimyasal değişikliğe uğrayan, yüksek derecede ısı , çok hacimde gaz meydana getiren, katı ,
Kaynak: Patlayıcı madde
Kaynak: Patlayıcı madde
Psikotrop madde ya da psikoaktif madde, asıl olarak merkezi sinir sistemi nde etkisini gösteren ve beynin işlevlerini değiştirerek algı da
Kaynak: Psikotrop madde
Kaynak: Psikotrop madde
Proteoglikan lar (%95 polisakkarit , %5 protein ) esas yapısını oluştururlar. Su içeriği çok fazla olan hücrelerarası madde; oksijen ve
Kaynak: Hücrelerarası madde
Kaynak: Hücrelerarası madde
Kimyasal madde, bir kimya sal madde nin sabit bir kimyasal bileşimi ve karakteristik özelliklere sahip bir madde türüdür Bu kimyasal bağlar
Kaynak: Kimyasal madde
Kaynak: Kimyasal madde
Beyaz madde veya ak madde, sinir sistemi nde bulunan nöron ların akson larının oluşturduğu topluluklara denir. Rengi beyaz olan ve ismini
Kaynak: Beyaz madde
Kaynak: Beyaz madde
Merkezî sinir sistemi nin ana içeriği olan gri madde hem sinir hücrelerinin gövdeleri hem de kısa sinir hücresi uzantıları (dendrit ler)
Kaynak: Gri madde
Kaynak: Gri madde
İlk madde Batı okültizm inde materia prima (Latince) adıyla, çeşitli tradisyonlarda değişik adlar altında ifade edilmiş olup, genellikle
Kaynak: İlk madde
Kaynak: İlk madde
Yoğun madde fiziği, fiziğin , maddenin makroskopik fiziksel özellikler i ile ilgilenen dalıdır. Özel olarak sistemdeki bileşen sayısının
Kaynak: Yoğun madde fiziği
Kaynak: Yoğun madde fiziği
Tehlikeli madde veya uluslararası kısaltmasıyla HAZMAT (İng.: Hazardous material); eşyalara, çevreye veya organizma lara zarar verebilen
Kaynak: Tehlikeli madde
Kaynak: Tehlikeli madde
Sıcak karanlık madde (İngilizce: H ot D ark M atter (HDM), karanlık madde nin varsayımsal parçacıklarının rölativistik (ışık hızına yakın
Kaynak: Sıcak karanlık madde
Kaynak: Sıcak karanlık madde
Zehir. Hücre lere ve yaşayan doku lara kimya sal, biyokimya sal ya da radyoaktif nitelikte zararlar veren her türlü madde dir.
Kaynak: Zehir
Kaynak: Zehir
Yakın Kelimeler
Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
