bolluk is. 1. Bol olma durumu:
Eteğin belinde bir bolluk var. 2. Parasal bakımdan rahatlık:
"Hep eski bolluk zamanlarında yapılmış büyük vezir konaklarına rastlanırdı." -A. Ş. Hisar. 3. Fazlalık:
"Öteden beri dergileri kaplayan şiir bolluğundan ürkerim." -N. Cumalı. 4. Her şeyin bol olduğu yer.
çokluk is. 1. Sayı veya ölçü yönünden çok olma durumu, çoğul, kesret, ekseriyet, teklik karşıtı:
"Güzel seslere fazla kapılma, onun çokluğu gönül öldürür." -N. F. Kısakürek. 2. Çoğunluk:
"O akşam kibarların geleceğini, smokin hatta frakların çoklukta olacağını söyledi." -H. E. Adıvar. 3.
db. Kelimelerin belirli eklerle birden çok varlığı veya kişiyi bildirme biçimi, çoğul, cem. 4.
zf. Sık sık, çokça, çok kez:
"Ben çokluk ata binmediğim için birkaç ay içinde at toplandı, semirdi ve güzelleşti." -F. R. Atay.