model is. 1. Resim, heykel vb. yapılırken baka baka benzetilmeye çalışılan nesne veya kimse, örnek. 2. Bir özelliği olan nesne veya kişi:
Sadakat modeli. 3. Biçim:
Bu elbisenin modelini beğenmedim. 4. Giysi örneklerini içinde toplayan dergi:
Bu biçimi modelden aldık. 5. Otomobil vb.nde tip:
"Eski mi eski, otuz dokuz model bir taksisi vardı." -N. Cumalı. 6. Benzer:
Bu çocuk babasının küçük bir modeli. 7. Örnek olmaya değer kimse veya şey, örnek, paradigma. 8. Manken:
"Paris'in en son, en pahalı modelleri gibi giyinmişler." -R. H. Karay. 9. Tasarlanan ürünün tanıtım veya deneme amacıyla üretilen ilk örneği, prototip.
örnek is. 1. Benzeri yapılacak olan, benzetilmek istenen şey, model:
"Cemal Paşa ecnebi mütehassısların yardımı ile örnek çiftlikler de yapmıştır." -F. R. Atay. 2. İncelemek üzere insan ve hayvan vücudunun, bitkinin veya nesnenin herhangi bir yerinden alınan doku parçası, numune:
"Vali, burada yapılmış olan peynirlerden bir örnek görmek istedi." -M. Ş. Esendal. 3. Bir şeyin benzeri, tıpkısı, misil:
Bu yapının bir örneği daha yoktur. 4. Bir düşünceyi, kuralı, gözlemi veya savı desteklemek ve açıklamak amacıyla ileri sürülen söz, yapılan davranış, misal. 5. Durum ve niteliği benimsenmeye değer kimse veya şey, model, paradigma:
"Onların özü sözü birdir. Hayatları bizim için örnektir." -N. Hikmet. 6.
sf. En iyi biçimde olan:
"İşte örnek bir kadın! Her şeyi biliyor, ama horozlanmıyor!.." -N. Hikmet.