kırık(I)
is. 1. Kırılmış bir şeyden ayrılan parça:
Cam kırığı. 2. Kemiğin bir etki ile kırılması:
Kolunda kırık yok ama çıkık var. 3. Bir şeyin kırılan yeri:
Bunun kırığı neresinde? 4. Kırıntı:
Ekmek kırığı. 5. Tavla oyununda oyun dışı bırakılan pul. 6.
sf. Kırılmış olan:
"Kırık pencereden ay, ışığını donduran bir soğuklukla odaya akıyor." -H. E. Adıvar. 7.
sf. Melez:
Kırık tazı. 8.
sf. Tam nota göre düşük olan (not):
Üç dersten kırığı var. Kırık not. 9.
sf. Saf renkten hafif uzaklaşmış:
Kırık beyaz. 10.
sf. mec. Gücenmiş, üzgün:
"Eşlerde, çocuklarda o üzgün, kırık bakış." -B. Necatigil.