nesne anlamı İng. direct object, object
Alm. Objekt, bestimtes nähere Objekt
Fr. complement d'objet direct, objet
Cümlede öznenin, dolayısıyla fiili geçişli olan yüklemin etkilediği şahsı veya şeyi gösteren, yalın veya yükleme durumu eki almış kelime: Abdullah Efendi gecenin sükûneti içinde bu manzarayı doya doya seyretti (A. H. Tanpınar, Abdullah Efendinin Rüyaları, s. 52). Çiy, garip bir aydınlık onları içinden aydınlatıyor, çok müşahhas ve zalim bir macera sahibi yapıyordu (A. H. Tanpınar, göst. e., s. 53). Kadının yüzündeki solgunluğu merak etmese idi bunları ona soracaktı (A. H. Tanpınar, Yaz Yağmuru, s. 65). Beni başkalarının merhameti, inayeti, yahut keyif ve hevesi idare ediyordu (R. N. Güntekin, Acımak, s. 49). Sermed kendini yeniden dünyaya gelmiş sandı (S. Erol, Ülker Fırtınası, s. 70). Eve geldikleri vakit, teyzesi Müfid'e bir mektup uzattı (P. Safa, Şimşek, s. 178). Bir cürüm yaptığıma kani değilim. Hakarete uğradım ve cevabını verdim Siz de benim yerimde olsaydınız aynı şeyi yapardınız (P. Safa, Biz İnsanlar, s. 153). Minareyi çalan kılıfını hazırlar. Dünyayı unutmadık ne demek işte ben o gün orada anladım (K. Tahir, Esir Şehrin İnsanları, s. 201). Oğlum bana hediye göndermiş; sen bu konuda ne düşünüyorsun? Dün akşamki toplantıda gençler ilgi çekici sorular sordular vb. || Bir cümlenin nesnesini daha belirgin duruma getirmek, nitelendirmek veya pekiştirmek için nesneye, yine nesne durumunda olan açıklayıcı kelimeler eklenebilir: o kızı, o zengin kızı istiyorsun demek (H. Z. Uşaklıgil, Ferdi ve Şürekâsı, s. 107); Ben dedim, gölü görmeye gidiyorum, Karakurt gölünü (S. Faik, Bütün EserleriI: Semaver, Sarnıç: Hanımın Karısı, s. 180). İki ayaklıların dünyasını arıyor, kendi yaratacağı dünyayı (K. Tahir, Yol Ayrımı, s. 461) vb. Nesne türleri için bakınız»
açıklayıcı nesne,
belirli nesne,
belirsiz nesne.