Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

olgu ne demek?

 - 9 sözlük, 9 sonuç.

BSTS / Felsefe Terimleri Sözlüğü

olgu anlamı İng. fact Osm. vakıa Lat.factum Alm. Faktum Fr. fait
(Lat. factum = yapılmış olan) : Düşünülmüş olanın karşıtı, olmuş olan, gerçek olan, gerçekleşmiş olan.

BSTS / Mantık Terimleri Sözlüğü

olgu anlamı İng. fact Osm. vakıa Alm. Tatsache, Fakt Fr.fait
Gerçek durum.

BSTS / Ruhbilim Terimleri Sözlüğü

olgu anlamı İng. case Osm. vaka
Beden, anlık ya da toplum yönlerinden daha iyi uyum sağlamak amacıyle inceleme konusu olan kişi ya da olaylarla ilgili bilgiler.

BSTS / Sinema ve Televizyon Terimleri Sözlüğü

olgu anlamı İng. action Osm. aksiyon Alm. Handlung Fr.action
Sinem./TV. Öykülü bir filmin, bir televizyon oyununun konusunu oluşturan olaylar dizisi. Bu konuyu başlatan, geliştiren, sonuca ulaştıran olayların sıralanmasından oluşan durum.

BSTS / Yazın Terimleri Sözlüğü

olgu anlamı Osm. vaka Fr. action
Yazın yapıtlarında olayı geliştiren, iş, devim, davranış.

BSTS / Yöntembilim Terimleri Sözlüğü

olgu anlamı İng. fact Osm. vakıa
Gözlenebilir ya da görgül işlemlerle kavranabilir olan ve kendine özgü bir örüntüsü bulunan olay.

Güncel Türkçe Sözlük

olgu anlamı
is. 1. Birtakım olayların dayandığı sebep veya bu sebeplerin yol açtığı sonuç, vakıa: "Bilim yoluyla olguları kavrayıp sıralayabiliriz." -O. Hançerlioğlu. 2. Varlığı deneyle kanıtlanmış şey. 3. ed. Edebî eserlerde olayı geliştiren davranış, iş.

Türkçe - İngilizce

olgu anlamı
isim
1) phenomenon
2) fact
3) event

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

olgu anlamı
Gerçek : Lafın olgusunu konuşmalı.

Akpınar *Daday -Kastamonu

olgu eş anlamlısı


is. 1. Bir sonuç elde etmek, herhangi bir şey ortaya koymak için güç harcayarak yapılan etkinlik, çalışma: "İş bittikten sonra denize karşı sigara içilir." -S. F. Abasıyanık. 2. Bir değer yaratan emek. 3. Birinden istenen hizmet veya birine verilen görev: "Şimdi Mısır'a memuru olduğum bankanın bir işi için geldim." -Ö. Seyfettin. 4. Sanayi, ticaret, tarım, maliye vb. alanlara ilişkin ekonomik etkinliklerin bütünü: İşler durgun. 5. Kamu yararına yapılan işler: Güvenlik işleri. 6. Herhangi bir yere düzen verici, günlük yaşayışı sağlayıcı her türlü çalışma: Bu evin işi çok. 7. Geçim sağlamak için herhangi bir alanda yapılan çalışma, meslek: "Sonunda bir iş buldum." -S. F. Abasıyanık. 8. İş yeri: "Kalk yavrum, işe geç kalacaksın." -S. F. Abasıyanık. 9. Ticari anlaşma, alışveriş. 10. Herhangi bir maksatla kurulan düzen: "İşlerini bırakmışlar, dükkânlarını kapamışlar, akın akın şehri terk edip gidiyorlardı." -Y. K. Karaosmanoğlu. 11. Bazı deyimlerde "yarar, çıkar" anlamında kullanılan bir söz: O, işini bilir. Bu, benim işime gelmez. 12. Yapılan şey, davranış: Yoksullara yardım etmekle çok iyi bir iş yaptım. 13. Nakış, örgü, makrome gibi elde yapılan şey: "Komşu kadın elindeki işini dizine bırakıp geline döndü." -M. Ş. Esendal. 14. Emek, işçilik, ustalık: Bu örtü, işi ağır bir örtüdür. 15. İşlem: İşimi görmediler. 16. Sorun, konu, mesele, maslahat: "Etrafın gülüşmeleri arasında iş anlaşıldı." -H. C. Yalçın. 17. Gizli neden veya maksat: "Çoktandır köylünün şurada burada yayıp gezeceği ehemmiyetli bir iş, bir keramet gösterememişti." -R. H. Karay. 18. Bir kimseye özgü olan görüş, anlayış: Bu, bir zevk işidir. 19. fiz. Bir kuvvetin uygulanma noktasını hareket ettirirken harcadığı güç: Erg, jul, kilogrammetre, vat saat, kilovat saat iş ve enerji birimleridir.
vakıa
is. (va:kıa) 1. Olgu: Bu bir vakıadır, inkâr edilemez. 2. zf. (va:'kıa) Gerçi, her ne kadar ... ise de: "Vakıa, bunlardan bir kısmını unutmamıştım." -H. F. Ozansoy.

"olgu" için örnek kullanımlar

"Sağ kalma suçluluğu" öteden beri bilinen bir psikiyatrik olgu.
"Right from the guilt" has long been a well-known psychiatric phenomenon.
Kaynak: haberturk.com
Toplumun hayatını ve geleceğini kemiren bu olgu, bireyi tüketen bir olgudur.
Gnawing his life and the future of society in this case, the individual consuming a phenomenon.
Kaynak: haberciniz.biz
Hele dünya futbolu ile ilgileniyorsanız sürekli değişen olgu var karşınızda.
Especially in case there is an ever-changing world in front of you are interested in football.
Kaynak: skorer.milliyet.com.tr
haysiyetsizlik şerfsizlik sarı laciverte mahsus bir olgu.
dishonorable conduct a case şerfsizlik yellow navy blue off.
Kaynak: spor.mynet.com
Bilimde kuram veya teori; bir olgu nun, sürekli olarak doğrulanmış gözlem ve deneyler baz alınarak yapılan bir açıklamasıdır.
Kaynak: Kuram
Oyak Renault Spor Kulübü; Sporu sosyal bir olgu olarak ele alıp marka imajını pekiştirmek, çalışanlarına ve çocuklarına spor olanaklarını
Kaynak: Oyak Renault Spor Kulübü
Araştırma bazı sözlük lerde, en genel tanımıyla, birtakım olgu ların ortaya çıkarılması için bilgilerin aranması ya da bu amaçla yapılan her
Kaynak: Araştırma
Doğaüstü veya tabiatüstü, doğa yasalarına uymayan, doğa yasalarıyla açıklanamayan, ama bazı kişilerce varlığına inanılan olgu lardır.
Kaynak: Doğaüstü
Nedensellik, genel olarak nedensellik ilkesi olarak bilinen ve olay ve olgu ların birbirine belirli bir şekilde bağlı olması, her şeyin bir
Kaynak: Nedensellik
Süreç; olgu ların ya da olay ların, belli bir taslağa uygun ve belli bir sonuca varacak biçimde düzenlenmesi, art arda sıralanması.
Kaynak: Süreç
Rölöve bir yapı nın, bir olgu nun, o anda, olduğu gibi çeşitli bilimsel araçlar ve yöntemler kullanılarak belgelenmesidir. Genelde teknik
Kaynak: Rölöve
Eğitsel ölçme ise bu olgu ların öğrenme ürün ya da sürecine göre kazanımları kapsar. Eğitimsel ölçmelerin amacı ölçülmesi amaçlanan
Kaynak: Eğitimsel ölçme
Hüsn-i ta'lil, nedeni bilinen bir olay, olgu ya da durumun gerçek nedenini bir yana bırakıp; onu hoşa gidecek hayalî bir nedenle açıklama ve
Kaynak: Hüsn-i ta'lil
Etik , veya törebilim, ahlâkbilim; bir felsefe alt dalı, temelde ahlâki olgu ve önermelerle ilgilenir. Etik , Etika veya Törebilim gibi
Kaynak: Etik (anlam ayrımı)
Belli bir olgu, bir insanın beynini gereğinden fazla meşgul ettiği zaman, bıkkınlık belirtileri görülebilmektedir. Bıkkınlık, her insana
Kaynak: Bıkkınlık
Tekil anlamda dil, genel bir olgu dur veya örneğin Almanca veya Çince gibi somut bir dili ifade eder. anlamda bir olgu olarak ele alınmaktadır.
Kaynak: Dil (filoloji)
bir ifadenin sentaktik form u ile bu ifadelerin betimlediği olgu formlarını birbirinden ayırmış ve gündelik dilde geçen deyimlerden büyük
Kaynak: Gilbert Ryle

Yakın Kelimeler

Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.