otlamak ne demek?
- 4 sözlük, 8 sonuç.Divanü Lügati't-Türk
otlamak anlamı
otlamak
otlamak
Güncel Türkçe Sözlük
otlamak anlamı
(nsz) 1. Hayvan, dolaşarak yerdeki ot, çimen, yaprak vb.ni yemek, yayılmak: "Çimenler üzerinde çocuklar oynuyor, kuzular otluyor." -H. R. Gürpınar. 2. mec. Meşgul olmak: "Liseyi bitirmiş, üniversiteye gitmiş, birkaç sene otlamış orada, çakmış." -A. İlhan. 3. argo Para ve emek harcamadan başkalarının sırtından geçinmek.
(nsz) 1. Hayvan, dolaşarak yerdeki ot, çimen, yaprak vb.ni yemek, yayılmak: "Çimenler üzerinde çocuklar oynuyor, kuzular otluyor." -H. R. Gürpınar. 2. mec. Meşgul olmak: "Liseyi bitirmiş, üniversiteye gitmiş, birkaç sene otlamış orada, çakmış." -A. İlhan. 3. argo Para ve emek harcamadan başkalarının sırtından geçinmek.
Türkçe - İngilizce
otlamak anlamı
fiil
1) grass
2) graze
3) pasture
4) feed
5) be out at grass
6) browse
7) crop
fiil
1) grass
2) graze
3) pasture
4) feed
5) be out at grass
6) browse
7) crop
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
otlamak anlamı
Başkalarının sırtından geçinmek.
Başkalarının sırtından geçinmek.
*Ödemiş -İzmir
*Alaşehir -Manisa
Yeniköy -Balıkesir
Bozan -Eskişehir
*Kandıra -Kocaeli
-Samsun
Sarıca *Gölköy, Bayadı -Ordu
-Malatya
*Afşin ve köyleri -Maraş
Hacıilyas Koyulhisar, Ağrakos *Suşehri -Sivas
*Bor -Niğde
*Ermenek -Konya
*Lüleburgaz -Kırklareli
otlamak anlamı
İlaçlamak.
İlaçlamak.
Çığşar *Kadirli -Adana
otlamak anlamı
Ateşlemek, yakmak.
Ateşlemek, yakmak.
-Kastamonu
Şıhlar *Ulubey -Ordu
otlamak anlamı
< ET otlamak: otlamak; sağından solundan koparmak; kırpmak; yemek.|| ototlamak: otlamak || yemegin üsdünden otlamak: yemek sofraya getirilmeden önce üzerinden bir miktar yemek
< ET otlamak: otlamak; sağından solundan koparmak; kırpmak; yemek.|| ototlamak: otlamak || yemegin üsdünden otlamak: yemek sofraya getirilmeden önce üzerinden bir miktar yemek
otlamak anlamı
Merada ot yemek, otlamak
Merada ot yemek, otlamak
Artvin Yusufeli Uşhum köyü
otlamak eş anlamlısı
meşgul olmak
vaktini vermek, uğraşmak, oyalanmak: "Kâtip daha fazla meşgul olmaya lüzum görmeden genç kızı yalnız bırakıp gitti." -P. Safa.
vaktini vermek, uğraşmak, oyalanmak: "Kâtip daha fazla meşgul olmaya lüzum görmeden genç kızı yalnız bırakıp gitti." -P. Safa.
yayılmak
(nsz) 1. Yayma işine konu olmak veya yayma işi yapılmak. 2. Hastalık, pek çok kimseye geçmek veya bulaşmak. 3. Genelleşmek: "O zamanlarda saz, halkın bütün sınıfları arasında iyice yayılmıştı." -A. Ş. Hisar. 4. Genişlemek, büyümek: "Bu âdet bir fabrika sahibinin acıklı hayat hikâyesiyle birlikte kondulara yayıldı." -L. Tekin. 5. Serilmek, döşenmek: Odaya bir kilim yayıldı. 6. Koyun, inek vb. otlamak. 7. Rahat bir biçimde, sere serpe oturmak. 8. mec. Ayrıntıya girmek, açılmak: "Türlü yönlerden ele alınabilecek olan bu konuda şimdilik pek yayılmak istemiyorum." -O. V. Kanık.
(nsz) 1. Yayma işine konu olmak veya yayma işi yapılmak. 2. Hastalık, pek çok kimseye geçmek veya bulaşmak. 3. Genelleşmek: "O zamanlarda saz, halkın bütün sınıfları arasında iyice yayılmıştı." -A. Ş. Hisar. 4. Genişlemek, büyümek: "Bu âdet bir fabrika sahibinin acıklı hayat hikâyesiyle birlikte kondulara yayıldı." -L. Tekin. 5. Serilmek, döşenmek: Odaya bir kilim yayıldı. 6. Koyun, inek vb. otlamak. 7. Rahat bir biçimde, sere serpe oturmak. 8. mec. Ayrıntıya girmek, açılmak: "Türlü yönlerden ele alınabilecek olan bu konuda şimdilik pek yayılmak istemiyorum." -O. V. Kanık.
"otlamak" için örnek kullanımlar
Hayvanlarını otlamak için Dengiz, Karatepe, Hendek, Gündamı gibi köylerin arazilerine bazen uğrayan çobanlar bu yüzden sık sık bu köylerin
Kaynak: Işıklar, Tekman
Kaynak: Işıklar, Tekman
Yakın Kelimeler
Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
