Yeni damat adayı karşısında kendisini
parlatmak ve ön plana çıkartmak için ellerinden gelini yapar ve bu tavrı sebebiyle kayınpederi Kemal'in takdirini kazanır.
Itself in the face of a new candidate for the groom to remove the polish and to the forefront due to their bride, and this attitude will win the admiration of Sean's father in law.
Kaynak: gazetea24.comBiz de kendi şehirlerimizden marka kazanma özelliği olan tarihi derinlik, turizm, sağlık ve tabiat bakımından şehirlerimizi daha da
parlatmak için bir takım çalışmalar yapıyoruz.
We are capable of winning their own brand of historical depth of our cities, tourism, health and nature in terms of a number of our cities are working to shine even more.
Kaynak: timeturk.comHer türlü çaba ve emeğin mutlaka karşılık bulacağını vurgulayan Vali Erol, idarecilere düşen görevin ise gayret ışığını bularak
parlatmak ve daha fazlasının yapılması için imkan sağlamak olduğunu kaydetti.
Provision of labor do make every effort to find and emphasize the Governor Erol is the duty of managers strive to allow for the light to find the polish and more, he said.
Kaynak: haberler.comAyakkabı boyası, genellikle cila lı pasta veya krem şeklindeki, deri ayakkabı veya bot ları
parlatmak, suyun zararlı etkilerinden
Kaynak: Ayakkabı boyasıMühre kâğıt lar âharlandıktan sonra
parlatmak için kullanılan aletin adıdır. Mühre çeşitlerin bazıları: Çakmak Mühre: Çakmak taşından
Kaynak: MühreOptik malzemeleri
parlatmak için kullanılan bir aşındırıcı dır. Küprik oksit kuru piller i üretmek için kullanılabilir. Ayrıca anot olarak
Kaynak: Bakır(II) oksitBöylece beyaz kıvılcım eklemek ve havai fişeklerin bütün rengini
parlatmak için kullanılır. | Na | Sodyum | Sodyum havai fişeklerde
Kaynak: Havai fişekParlatıcının görevi çeliği
parlatmak ve bıçağı savaş için bilemektir. Bu, bıçağın her bir santimi için farklı taşlar ve azami dikkat
Kaynak: Katana