Amerika kıtasının yanı sıra Uzakdoğu'da da varlığını
pekiştiren NBA, gözünü Avrupa'ya dikti.
Reinforcing its presence in the Far East, the Americas, as well as the NBA, the eyes stared Europe.
Kaynak: aksam.com.trToplum içindeki yerini her geçen gün
pekiştiren kadınların iş dünyasındaki ağırlığı da artıyor.
Place in society is increasing with each passing day reinforces the weight of women in the business world.
Kaynak: ekonomi.haber7.comhayır - Olumsuz cümle lerde anlamı
pekiştiren bir sözcük , evet 'in karşıtı. hayır - İyilik, karşılık beklenmeden yapılan yardım.
Kaynak: HayırÜlkemizde "Sevimli Aile" adı altında oynayan filmleriyle beraber yine 80'li yıllarda ününü
pekiştiren "Three Amigos ", "Caddyshack ", "
Kaynak: Chevy Chase1205'te Hindistan'a bir sefer yaparak egemenliğini
pekiştiren Gurlu Muhammet, dönüşünde İndus Nehri kıyısında öldürüldü. Kaynakça
Kaynak: Gurlu Muhammetvermeye devam edip ülkenin en eski ve prestijli okulları arasında yer almaktadır ve bu sıfatını
pekiştiren Grand établissement unvanına sahiptir.
Kaynak: École centrale ParisAynı yıl kabul edilen ve krallığın gücünü
pekiştiren yeni anayasanın anahatlarının belirlenmesinde önemli rol oynadı. Birbirini izleyen
Kaynak: Ali Mahir PaşaEurope, Optimist dönemini bitiren gençleri daha üst sınıflara hazırlayan ve teknik bilgilerini
pekiştiren bir sınıftır. Tek kişi kullanır
Kaynak: Europe (yelkenli)Sikkeler üzerinde ise; bazı hükümdarlar arma-sembol, diğer bir kısım hükümdar ise, hükmetme gücünü destekleyen,
pekiştiren bir motif
Kaynak: Çift başlı kartalKendi söz ve besteleriyle albümde üretici yanını daha da
pekiştiren Güneş, bu albüm çalışmasında pop tarzının dışına çıkan bir eser olan "
Kaynak: Tılsım (albüm)Sezon içerisinde ve özellikle Akdeniz Oyunları sırasında tecrübesini
pekiştiren Sinan Güler, Avrupa Şampiyonası'nda sekizinci olan takımın
Kaynak: Sinan Gülerİktidarını
pekiştiren I. Theodosius'un 395 yılında ölmesiyle Roma'da yeniden taht kavgası başlar. Theodosius'un 10 yaşındaki oğlu Honorius
Kaynak: Britanya'da Roma hakimiyetinin sonuusta işi çeviriler ve duygusal mektuplar sayesinde edebiyat dünyasındaki ününü
pekiştiren Eduard Mörike, 1875'te Stuttgart'ta yaşamını yitirdi.
Kaynak: Eduard Mörike1616'da bugünkü Brezilya'nın kuzeyinde, Fransızlara karşı Portekiz üstünlüğünü
pekiştiren Feliz Lusitânia Kalesi kuruldu. Sonradan Nossa
Kaynak: Belém1957'de yayımladığı ikinci romanı Rezil Dünya, o çıkışının ne denli yerinde olduğunu
pekiştiren bir örnektir. Henüz köy-kent kavramlarının
Kaynak: Faik BaysalKurşun şarj pilleri yerine jel akü kullanımı ile çevre duyarlılığını
pekiştiren tasarım, yelkenlerin tasarlandığı şekli itibariyle mevcut
Kaynak: Volitan (araç)Babası tahtta iken ülke iç karışıklıklar ve devrilen Sui Hanedanı 'ndan kalan derebeylerin kışkırtmaları ve çıkan isyanlar bunu
pekiştirenKaynak: Li ShiminAskeri alandaki egemenliğini 1585'te kanpaku , daha sonra dajō-dajin makamlarına geçerek siyasi düzeyde de
pekiştiren Hideyoşi yeniden bir
Kaynak: Toyotomi HideyoshiBu kara filmin karamsar ve melankolik havasını
pekiştiren en önemli etmenlerden biri de Anton Karas 'ın özellikle bu film için
Kaynak: Üçüncü Adam (film)Oktobrist lerle işbirliği yaparak, 1906 'daki tarım reformlarını
pekiştiren tasarıların yasalaşmasını sağladı (Haziran 1910 ve Haziran 1911 ).
Kaynak: Pyotr Stolipin(araknofobi )
pekiştiren yayınlarla örümceğin zararı abartılı biçimde yansıtılarak, doğal yaşamın bir parçası olan örümcekler -tehlikeli
Kaynak: CheiracanthiumFakat Akhilleus'un yenilmezliğini
pekiştiren Hephaisthos'un yaptığı güçlü silahlar kimde kalacak diye Akha komutanları arasında bir
Kaynak: Odisseas