ısmarlamak (nsz) 1. Bir şeyin yapılmasını veya getirilmesini, bu işlerle uğraşan birine söylemek, sipariş etmek:
"Elbise için kumaş ısmarladım." -M. Yesari. 2. Parasını kendi ödeyerek başkaları için yiyecek veya içecek getirilmesini söylemek:
"Siz bana bir konyak daha ısmarlayın." -M. Ş. Esendal. 3. Kendi için bir şey alınmasını başkasına söylemek:
Çarşıya gidiyorum, bir şey ısmarlayacak mısınız? 4.
(-i, -e) Bir şeyin, bir kimsenin bakılmasını, korunmasını birine veya birinin gözetilmesine bırakmak, emanet etmek:
Baban seni bana ısmarladı. 5.
(-e) Bir işin yapılmasını, bırakılmasını veya o işten vazgeçilmesini söylemek:
Ben sana böyle mi ısmarlamıştım? sağlamak(I)
(-i) 1. Bir işin olması için gerekli durumu, şartları hazırlamak, temin etmek:
"Biz bu ihtiyara son günlerinde hiç aklından geçirmediği bir saadet sağladık." -H. Taner. 2. Elde etmek, sahip olmak:
"... o sevimli yavru hâliyle sağladığı sempatinin büyük bir kısmını yitirmişti." -Y. N. Nayır. 3.
mat. Bir işlemin doğruluğunu ortaya koymak.
temin etmek1) korkusunu gidermek, güven vermek:
"Dünyada ondan başka kimseyi sevmeyeceğini bana bir kere daha temin etti." -R. N. Güntekin. 2) sağlamak, elde etmek, tedarik etmek:
"Size bütün bir kış için kuru ot temin edecek." -N. Hikmet.