Tabiri caizse bazı ilkellikleri sevdiği, bu sayede '
postmodern' bir görünüm izlediği kesin.
Like some of the primitiveness, so to speak, so that 'postmodern' followed by an appearance for sure.
Kaynak: haberturk.comAnkara,
postmodern sergiye hazırlanıyor.
Ankara, the postmodern is preparing an exhibition.
Kaynak: timeturk.comGeçmişte gazete ilanları ve
postmodern darbelerle hükümetler deviren Patronlar Kulübü yumuşadı.
In the past, newspaper advertisements, and postmodern coups that overthrew governments Bosses Club softened.
Kaynak: sabah.com.trSabri Tekir, 28 Şubat
postmodern darbesine ekonomik açıdan bakmanın daha mantıklı olacağını söyledi.
Sabri mullet, February 28 postmodern coup d'état said it would make more sense to look at the economic point of view.
Kaynak: haber.stargazete.comPostmodern Etik, Zygmunt Bauman 'ın Etik 'i
postmodern bağlamda irdeleyip ortaya koyduğu, gereksiz kalabalıklarından arındırarak belirgin
Kaynak: Postmodern Etik (kitap) Postmodern feminizm, feminizm in 20. yüzyıl felsefesi nde ve
postmodern durum içinde aldığı teorik ve pratik konumla şekillenmesini
Kaynak: Postmodern feminizm Postmodernite (diğer söyleniş biçimleriyle post-modernite ya da
postmodern durum), postmodernizm in toplumsal ve kültürel yansımalarını
Kaynak: PostmoderniteJean François Lyotard; filozof, edebiyat teorisyeni, postmodernizm in ve
postmodern felsefe 'nin öncülerinden olan çağdaş Fransız
Kaynak: Jean-François LyotardTarihsel üstkurmaca (Ingilizce Historiographic metafiction), tıpkı üstkurmaca ve metinlerarasılık gibi
postmodern edebiyatla birlikte
Kaynak: Tarihsel üstkurmacaBatı Çalışma Grubu (BÇG),
postmodern darbe olarak bilinen 28 Şubat 1997 tarihli Millî Güvenlik Kurulu kararlarının uygulanıp
Kaynak: Batı Çalışma Grubu