reis ne demek?
- 8 sözlük, 8 sonuç.BSTS / Gösterim Sanatları Terimleri Sözlüğü
reis anlamı
(Köy oyunu): : Anadolu'da oyunları düzenleyene verilen adlardan biri.
(Köy oyunu): : Anadolu'da oyunları düzenleyene verilen adlardan biri.
BSTS / Medeni Hukuk Terimleri Sözlüğü
reîs anlamı
başkan.
başkan.
BSTS / Tarih Terimleri Sözlüğü
reis anlamı
XVII. yüzyıla dek Osmanlı donanması komutanına verilen ad.
XVII. yüzyıla dek Osmanlı donanması komutanına verilen ad.
BSTS / Tiyatro Terimleri Sözlüğü
reis anlamı
(T.K.O.): Anadolu'da oyunları düzenleyene verilen ad.
(T.K.O.): Anadolu'da oyunları düzenleyene verilen ad.
Güncel Türkçe Sözlük
reis anlamı
is. 1. Başkan: "İstanbul'un belediye reisi olmak çok şerefli fakat hiç de heves edilecek bir şey değildir." -H. E. Adıvar. 2. Lider: "Haydutların reisiyle anlaşıp üç adamını bir ay süreyle kiraladı." -İ. O. Anar. 3. den. Küçük tekne kaptanı: "Üzgün gözlerle düşman reisine baktı." -N. Hikmet.
is. 1. Başkan: "İstanbul'un belediye reisi olmak çok şerefli fakat hiç de heves edilecek bir şey değildir." -H. E. Adıvar. 2. Lider: "Haydutların reisiyle anlaşıp üç adamını bir ay süreyle kiraladı." -İ. O. Anar. 3. den. Küçük tekne kaptanı: "Üzgün gözlerle düşman reisine baktı." -N. Hikmet.
Kişi Adları Sözlüğü
Reis anlamı Köken: Ar.
Cinsiyet: Erkek
Baş, başkan.
Cinsiyet: Erkek
Baş, başkan.
Türkçe - İngilizce
reis anlamı
isim
1) head
2) chief
3) chairman
isim
1) head
2) chief
3) chairman
Yerleşim Birimleri Sözlüğü
Reis anlamı
Konya ili, Reis bucağına bağlı bir yerleşim birimi.
Konya ili, Reis bucağına bağlı bir yerleşim birimi.
reis eş anlamlısı
başkan
is. 1. Bir topluluğun, bir toplantının veya bir derneğin başında bulunan kimse, reis: "Yeni müsteşar, yarın daire başkanlarını olağanüstü toplantıya çağırmış." -A. Ümit. 2. Bazı ülkelerde devletin ve hükûmetin başı.
is. 1. Bir topluluğun, bir toplantının veya bir derneğin başında bulunan kimse, reis: "Yeni müsteşar, yarın daire başkanlarını olağanüstü toplantıya çağırmış." -A. Ümit. 2. Bazı ülkelerde devletin ve hükûmetin başı.
lider
is. 1. Önder, şef: "İhtilal partisinin liderini yakından ilk defa tanıyacaktım." -F. R. Atay. 2. Bir partinin veya bir kuruluşun en üst düzeyde yönetimiyle görevli kimse: "Politika kargaşalarına gömülmüş liderler, ufukta bekleyen tehlikeyi göremiyorlardı." -S. Ayverdi. 3. sp. Bir yarışmada başta bulunan takım veya yarışmacı.
is. 1. Önder, şef: "İhtilal partisinin liderini yakından ilk defa tanıyacaktım." -F. R. Atay. 2. Bir partinin veya bir kuruluşun en üst düzeyde yönetimiyle görevli kimse: "Politika kargaşalarına gömülmüş liderler, ufukta bekleyen tehlikeyi göremiyorlardı." -S. Ayverdi. 3. sp. Bir yarışmada başta bulunan takım veya yarışmacı.
Yakın Kelimeler
Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
