sağlam sf. 1. Dayanıklı, kolay bozulmaz, yıkılmaz, stabil:
"En sağlam sütunlar üstünde durduğu sanılan devir, bir karton kale gibi yıkılmıştı." -F. R. Atay. 2. Zarar görmemiş, bozulmamış:
Bütün eşya sağlam. 3. Sakatlık veya hastalığı bulunmayan, sağlıklı, sıhhatli:
"Zaten bünyesi pek sağlam değildi, sık sık hastalanıyordu." -A. Ümit. 4. Güvenilir:
Sağlam iş. Sağlam para. 5. Gerçek, inanılır bir temeli olan:
"Böyle sağlam adı nereden bulacaksın." -M. Ş. Esendal. 6.
zf. hlk. (sa'ğlam) Her hâlde, muhakkak:
"Sağlam bu gece perilere karıştım gitti." -H. R. Gürpınar.
sakin sf. (sa:kin) 1. Hareket etmeyen, kımıldamayan. 2. Durgun, dingin. 3. Sessiz:
"Dinlenmek için otelimizden daha sakinini bulacağınızı ummam." -S. F. Abasıyanık. 4. Kimseyi rahatsız etmeyen, kızgınlık göstermeyen. 5. Huysuzluğu, rahatsızlığı azalmış veya geçmiş:
"Sesi dinlediği müddetçe sakin ve uslu duruyordu." -Y. K. Karaosmanoğlu. 6. Bir yerde oturan:
"Öğle uykusuna dalmış yalı sakinleri. Rehavet çökmüş." -A. Dino.