Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

salon ne demek?

 - 5 sözlük, 5 sonuç.

BSTS / Sinema ve Televizyon Terimleri Sözlüğü

salon anlamı İng. auditorium, theatre (ABD: theater) hall Alm. Saal, Kinosaal Fr. salle (de cinéma, obscure, de projection)
Sinem. Sinemanın, film gösterimini izleyenlere ayrılmış, sıra koltuklu, önde görüntülük, arkada gösterim odacığı, yanlarda çıkış kapıları, üstte balkonları bulunan geniş yeri.

BSTS / Zanaat Terimleri Sözlüğü

salon anlamı
Biçilen ekini harman yerine taşımakta kullanılan araba. (Apsarı *Aksaray -Niğde)

Güncel Türkçe Sözlük

salon anlamı
is. 1. Bir evde konukları ağırlamakta kullanılan en geniş oda: "Hasta alt kattaki salona kadar gitti ve bir kanepenin üstüne düştü." -P. Safa. 2. Toplantıların, kutlamaların, gösterilerin yapıldığı geniş yer: Düğün salonu. Konferans salonu. 3. Dükkân, mağaza: Çay salonu. Berber salonu.

İngilizce - Türkçe

salon anlamı
isim
1) salon
2) sergi salonu
3) misafir odası
4) galeri

Türkçede Batı Kökenli Kelimeler Sözlüğü

salon anlamı Fr.salon
1. Bir evde konukları ağırlamak için kullanılan en geniş oda: § "Efendim, gideceğimiz salona kadar zatınıza refakat edebilir miyim?" -Ahmet Midhat Efendi, Hasan Mellâh Yahut Sır İçinde Esrar s. 40. "Türkçeye geçmiş olan ‘'vapur, istasyon, tren, fonograf, salon ‘' gibi kelimeler Türkçü ve İslamcılar tarafından da kullanılmaktadır.'' -Ziya Gökalp, Terbiyenin Sosyal ve Kültürel Temelleri, 34. § "Bu salon çok karanlık." -Adalet Ağaoğlu, Toplu Oyunlar-Kozalar, 313. § "… Ancak o zaman burası, rahat mini mini loşça bir salon olabilirdi." -Ruşen Eşref Ünaydın, Hatıralar I, 31. § "Büyükçe bir salon teşkil ediyordu." -Ahmet Hamdi Tanpınar, Huzur, 33. § "Mebrure salona giderek bazı moda albümlerini karıştırmakla vakit geçirdi." -Peyami Safa, Sözde Kızlar, 33. § "Bir müddet sonra aşağıya salona indim." -Sami Paşazade Sezai, Bütün Eserleri II, 119. § "Fakat ne yazık ki, beni salona alırken, başıyla yavere yaptığı gizli işareti yakalamıştım." -Reşat Nuri Güntekin, Dam., 21. § "Orta salonda bir genç kız piyano çalıyor." -Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Bir Sürgün, 17. § "... salonların duvarlarına yerleştirmişler." -Yavuz Bülent Bakiler, Üsküp'ten Kosova'ya, 3. § "Beni bıraktığı salon bana aitti." -Necip Fazıl Kısakürek, Sultan Vahidüddin, 78. § "Salona girdiğinde, mahallenin bütün kadınları ordaydı." -Elif Şafak, Mahrem, 195. § "Mebrure salondan çıkmak üzereyken..." -Peyami Safa, Sözde Kızlar, 101. § "Dünyaya bu sarayda göz yumunca o salonun kubbesi, yedi gün yedi gece kadını erkeği, genci ihtiyarı, askeri ile koşuşup onun zaferden zafere götürdüğü bayrağa sarılı vücudunu hıçkıra hıçkıra tavaf ederek…" -Ruşen Eşref Ünaydın, Hatıralar III, 18. § "Cevdet Bey, daha önce de gezmiş olduğu bu salonun eşyasını gene hayretle seyretti." -Orhan Pamuk, Cevdet Bey ve Oğulları, 65. 2. Toplantıların, kutlamaların, gösterilerin yapılabileceği geniş yer: § "Şimdi Avrupa'da bu hakikat pek meydana çıkıp fevkalade tenvir etmek istedikleri salonlar gerçekten lüzum olan dereceden pek ziyade ve âdeta israfında fevkinde mumlarla tenvir ederlerdi." -Ahmet Midhat Efendi, Yeryüzünde Bir Melek, 107. § "Ama küçük kabineyi işgale muvaffak olamamışız. Ne yapalım? O hâlde büyük salona ineriz." -Ahmet Midhat Efendi, Müşahedat, 9. § "... şu bildiğimiz bekleme salonu içinde büyük bir dolaşma." -Ahmet Rasim, Eşkâl-i Zaman, 68. § "Konferans salonumuz gayet geniş." -Ziya Gökalp, Ziya Gökalp'ın Mektupları, 108. § "…Yukarıda salonumuz vardı." -Nazım Hikmet Ran, Kan Konuşmaz, 236. § "…düğün salonunun giriş kapısına dizilmişler, gelenleri karşılıyorlar." -Adalet Ağaoğlu, Bir Düğün Gecesi, 7. § "Bu akşam yukarıdaki salon kalabalık; misafirlerimiz var, ziyafete davetlidirler." -Ruşen Eşref Ünaydın, C. 13, 72. § "Her iki koleksiyonda salon köşelerine konularak teşhir edilecekmiş." - Ahmet Rasim, Şehir Mektupları, 69. § "…salon bayağı dolmuş; herkes merak içinde, ne diyeceğimi bekliyor…" -Attila İlhan, Aydınlar Savaşı, 149. § "Kim ne derse desin ben bu zenginliğin sebeplerini Charles Nodier'nin salonlarında yapılan edebiyat toplantılarında bulurum." -Nurullah Ataç, Dergilerde Deneme, 213. 3 Geminin toplu oturulan geniş bölmesi. 4. Bazı dükkân ve mağazalara verilen ad.

salon eş anlamlısı

dükkân
is. 1. Esnafın perakende satış yaptığı, küçük zanaat sahiplerinin çalıştıkları yer: "Orada bir keresteci dükkânı açmış." -Y. K. Beyatlı. 2. mec. Görevli olarak çalışılan yer, iş yeri: "Bir gece oyuncular, dükkânı, tezgâhı toplayıp kasabadan defoldular." -R. N. Güntekin. 3. argo Kumarhane.

"salon" için örnek kullanımlar

Çok amaçlı salon bloğu 1000 metrekarelik bir kapalı alandan oluşacak.
Will consist of a closed area of 1000 square meter multi-purpose hall block.
Kaynak: haber.gazetevatan.com
Johan Elmander çalışmalarına takımdan ayrı salon ve sahada devam etti.
Separate lounge and field team continued the work of Johan Elmander.
Kaynak: haber3.com
Bileti olmayan seyircilerimiz için salon girişinde bilet satışı olacak.
Flights to viewers is not going to be selling tickets for the entrance of the hall.
Kaynak: haber3.com
Johan Elmander ise çalışmalarını salon ve sahada sürdürdü.
The work of Johan Elmander continued living room and in the field.
Kaynak: spor.haber3.com
IAAF Dünya Salon Atletizm Şampiyonası, 9-11 Mart 2012 tarihleri arasında İstanbul 'da gerçekleştirilen salon atletizmi organizasyonu.
Kaynak: 2012 Dünya Salon Atletizm Şampiyonası
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.