salon anlamı Fr.salon
1. Bir evde konukları ağırlamak için kullanılan en geniş oda: § "
Efendim, gideceğimiz salona kadar zatınıza refakat edebilir miyim?" -Ahmet Midhat Efendi, Hasan Mellâh Yahut Sır İçinde Esrar s. 40.
"Türkçeye geçmiş olan ‘'vapur, istasyon, tren, fonograf, salon ‘' gibi kelimeler Türkçü ve İslamcılar tarafından da kullanılmaktadır.'' -Ziya Gökalp, Terbiyenin Sosyal ve Kültürel Temelleri, 34. § "
Bu salon çok karanlık." -Adalet Ağaoğlu, Toplu Oyunlar-Kozalar, 313. § "
… Ancak o zaman burası, rahat mini mini loşça bir salon olabilirdi." -Ruşen Eşref Ünaydın, Hatıralar I, 31. § "
Büyükçe bir salon teşkil ediyordu." -Ahmet Hamdi Tanpınar, Huzur, 33. § "
Mebrure salona giderek bazı moda albümlerini karıştırmakla vakit geçirdi." -Peyami Safa, Sözde Kızlar, 33. § "
Bir müddet sonra aşağıya salona indim." -Sami Paşazade Sezai, Bütün Eserleri II, 119. § "
Fakat ne yazık ki, beni salona alırken, başıyla yavere yaptığı gizli işareti yakalamıştım." -
Reşat Nuri Güntekin, Dam., 21. § "
Orta salonda bir genç kız piyano çalıyor." -Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Bir Sürgün, 17. §
"... salonların duvarlarına yerleştirmişler." -Yavuz Bülent Bakiler, Üsküp'ten Kosova'ya, 3. § "
Beni bıraktığı salon bana aitti." -Necip Fazıl Kısakürek, Sultan Vahidüddin, 78. § "
Salona girdiğinde, mahallenin bütün kadınları ordaydı." -Elif Şafak, Mahrem, 195. § "
Mebrure salondan çıkmak üzereyken..." -Peyami Safa, Sözde Kızlar, 101. § "
Dünyaya bu sarayda göz yumunca o salonun kubbesi, yedi gün yedi gece kadını erkeği, genci ihtiyarı, askeri ile koşuşup onun zaferden zafere götürdüğü bayrağa sarılı vücudunu hıçkıra hıçkıra tavaf ederek…" -Ruşen Eşref Ünaydın, Hatıralar III, 18. § "
Cevdet Bey, daha önce de gezmiş olduğu bu salonun eşyasını gene hayretle seyretti." -Orhan Pamuk, Cevdet Bey ve Oğulları, 65. 2. Toplantıların, kutlamaların, gösterilerin yapılabileceği geniş yer: § "
Şimdi Avrupa'da bu hakikat pek meydana çıkıp fevkalade tenvir etmek istedikleri salonlar gerçekten lüzum olan dereceden pek ziyade ve âdeta israfında fevkinde mumlarla tenvir ederlerdi." -Ahmet Midhat Efendi, Yeryüzünde Bir Melek, 107. § "
Ama küçük kabineyi işgale muvaffak olamamışız. Ne yapalım? O hâlde büyük salona ineriz." -Ahmet Midhat Efendi, Müşahedat, 9. § "
... şu bildiğimiz bekleme salonu içinde büyük bir dolaşma." -Ahmet Rasim, Eşkâl-i Zaman, 68. § "
Konferans salonumuz gayet geniş." -Ziya Gökalp, Ziya Gökalp'ın Mektupları, 108. § "
…Yukarıda salonumuz vardı." -Nazım Hikmet Ran, Kan Konuşmaz, 236. § "
…düğün salonunun giriş kapısına dizilmişler, gelenleri karşılıyorlar." -Adalet Ağaoğlu, Bir Düğün Gecesi, 7. § "
Bu akşam yukarıdaki salon kalabalık; misafirlerimiz var, ziyafete davetlidirler." -Ruşen Eşref Ünaydın, C. 13, 72. §
"Her iki koleksiyonda salon köşelerine konularak teşhir edilecekmiş." - Ahmet Rasim, Şehir Mektupları, 69. § "
…salon bayağı dolmuş; herkes merak içinde, ne diyeceğimi bekliyor…" -Attila İlhan, Aydınlar Savaşı, 149. § "
Kim ne derse desin ben bu zenginliğin sebeplerini Charles Nodier'nin salonlarında yapılan edebiyat toplantılarında bulurum." -Nurullah Ataç, Dergilerde Deneme, 213. 3 Geminin toplu oturulan geniş bölmesi. 4. Bazı dükkân ve mağazalara verilen ad.