İlk filmin karton, dışardan apartma karakterleri, yerini daha 
saplantılı, eli belinde bir yaklaşıma bırakmış.
The first film, carton, outside Apartma characters, replaced by more obsessed, hands on hips left approach.
Kaynak: evrensel.netS.A.: Okuyorum ama 'Didem' gibi 
saplantılı bir şekilde hayatımı kitaplarla yönlendirmeye çalışmıyorum tabii ki.
SA: I'm reading, but 'Didem' as obsessively trying to direct my life, of course, books.
Kaynak: sabah.com.trErkeğini elinden alan ilk aşk kadınına savaş açan tutkulu bir aşk üçgenini ele alan 
saplantılı, duygusal ve ihtiraslarla dolu bir aşk filmi.
The hands of men of war, which is the first love, the woman obsessed with dealing with a passionate love triangle, a love story filled with emotional and aspirations.
Kaynak: habercorlu.combölüm fragmanında Fırat'ın tekrar Narin'le ilgilendiğini gören, ve Narin'e 
saplantılı bir şekilde aşık olan Sermet ise adeta çılgına dönüyor.
fragment of the Euphrates who is interested in Narin'le section again, and obsessively in love with Narin Sermet its almost going crazy.
Kaynak: habera.comÖnceki yüzyılın başında 
saplantılı bir opera aşığının Güney Amerika  ormanlarının derinliklerine opera binası inşa etme çabaları
Kaynak: Fitzcarraldo (film)seyircisinin dikkatini çekmemiş de olsa zaman içinde kendilerine has, az sayıda ama tutkulu, hatta 
saplantılı bir seyirci kitlesi oluşturmuşlardır.
Kaynak: Kült filmTanrının Gazabı  (1972) ve Fitzcarraldo  (1982) filmlerindeki 
saplantılı ve hırslı kişileri canlandırdığı rolleri ile ünlüdür. Nosferatu
Kaynak: Klaus KinskiSevgilisi, belirsiz bir hastalık sebebiyle hızla kötüleşirken, Egaeus da genç kızın dişlerine 
saplantılı bir şekilde bağlanmaya başlar.
Kaynak: BereniceTürkiye  konusunda 
saplantılı çıkışları ile tanınmaktadır. 2005  yılında Kıbrıs  ara bölgesindeki boş bir nöbetçi kulübesinden çaldığı
Kaynak: Marios MatsakisDeniz'in 
saplantılı aşığı ile karşı karşıya gelen Fiko, 
saplantılı aşığı öldürmek suçundan hapse girer.  Daha sonra görülen davalarda
Kaynak: Süper BabaOnun yüksek detaylı çizimleri çoğunlukla oldukça büyüklerdi ve Ernst Fuchs'un karmaşıklığında ve 
saplantılı bazı çalışmalarını çok
Kaynak: Zdzislaw BeksinskiRessam bir süre sonra tabloya 
saplantılı biçimde bağlanır ve gerçek karısıyla ilgilenmemeye başlar.  Tabloyu bitirdiğinde eseri karşısında
Kaynak: Oval PortreÇoğu NSDAP yöneticisinin onu 
saplantılı bir biçimde benimsemesi ve bu yöneticilerin halkla bir araya geldiklerinde kendi iç yapılarının
Kaynak: Adolf HitlerParalel gelişen ikinci öyküde ise, silahlara 
saplantılı bir bağlılık duyan, babasıyla birlikte atış talimleri yapan ve ava çıkan Vietnam
Kaynak: Targetsdaha sonra servetini kendisi kazandığı ortaya çıkacaktır, aslen Kuzey Dakota'dandır, şüpheli iş bağlantıları ve 
saplantılı bir aşkı vardır
Kaynak: Muhteşem GatsbyMartin Pawley (Jeffrey Hunter )'le birlikte 
saplantılı bir kararlılıkla yeğeni ve onu kaçıran Komançi şefinin (Henry Brandon ) peşine düşer.
Kaynak: Çöl Aslanı (film)Yaprak'ın (Serpil Çakmaklı) çalıştığı genelevde "Zargana" lakaplı bir kadın vardır, 
saplantılı bir karakter olan "Arap" da (Hakan Balamir
Kaynak: 14 NumaraGüçlü bir hayat kadını olan Uğur (Derya Alabora), hayat kadınına 
saplantılı bir adam olan Bekir (Haluk Bilginer) ve hapisten yeni çıkmış
Kaynak: Masumiyet (film)Patrick Kerr  : Noel Shempsky, radyonun Uzay Yolu  
saplantılı, sosyallik sorunlu çalışanı.  Harriet Sansom Harris  : Bebe Glazer ,
Kaynak: FrasierŞarkıcı olmak düşüncesine 
saplantılı bir şekilde bağlı olan Ferhat, Hayri nin kaset teklifini düşünmeden kabul eder, eşyalarını toplar ve
Kaynak: Neredesin FiruzeBu çocukların arasında yer alan 13 yaşındaki hayalperest Renato Amoroso ise, ona olan tutkusunu 
saplantılı bir fantezinin öngörülemeyecek
Kaynak: Malèna