dağıtmak (-i) 1. Toplu durumda bulunanları birbirinden uzaklaştırmak veya ayırmak:
"Düşman ordusunu çil yavrusu gibi dağıtırlardı." -Y. K. Beyatlı. 2.
(nsz) Belli bir orana göre bölüştürmek, pay etmek, tevzi etmek:
"Muhacir kümeleri arasında ekmek dağıtmakla uğraşan yaşlıca bir adama seslendi." -P. Safa. 3. Herhangi bir şeyi ayrı ayrı kimselere vermek:
"Selamlar dağıtarak telaşsız ve yorgun bana doğru yürüyordu." -R. H. Karay. 4. Bir şeyin veya bir yerin düzenini bozmak:
Odayı dağıtmak. Kâğıtları dağıtmak. 5.
(nsz) İletmek, ulaştırmak. 6.
mec. Bir topluluğun varlığına son vermek, feshetmek:
Kooperatifi dağıttılar. 7.
mec. Kurulu bir düzeni bozmak. 8.
mec. Etkisini, gücünü azaltmak, gidermek. 9.
(nsz) mec. Ne yaptığını bilmeyecek kadar içip kendinden geçmek. 10.
(nsz) argo Değişik sebeplerle kendini koyuvermek, beklenmedik davranışlarda bulunmak.
rüzgâr is. 1. Havanın yer değiştirmesiyle oluşan esinti, yel, bad. 2.
meteor. Rüzgâr çizelgesinde hızı 17-21 deniz mili olan ve kuvveti 5 ile gösterilen esinti.
saçmak (-i) 1. Bir şeyi ortalığa dağıtmak, dökmek:
"Oraya birikmiş sulara basarak çamurları etrafa saçtı." -M. Ş. Esendal. 2. Işık ve ısı yaymak:
"Büyümüş gözler örste dövülen kızgın demir gibi kıvılcımlar saçtı." -R. N. Güntekin. 3.
mec. Belli bir görüşü, düşünceyi yaymak.
sallamak (-i) 1. Düzenli bir biçimde ve hep aynı doğrultuda hareket ettirmek:
"Sen yine anahtarını çıkar, salla, eğlendir." -H. E. Adıvar. 2. Uydurmak, kafadan atmak. 3. Sarsmak. 4.
mec. Beklenmedik bir başarı kazanmak:
Seçimlerde Ankara'yı salladı. 5.
mec. Zor durumda bırakmak. 6.
argo Bir işi sürekli olarak başka bir zamana ertelemek, savsaklamak:
"Ev sahibinin gözünü boyarım, kalan borcu bir müddet daha sallarım diyordu." -S. M. Alus. 7.
(nsz) argo Vurmak, atmak:
"Sokaktan geçen bir adam, bunları ayırdı, ikisine birer tokat salladı..." -M. Ş. Esendal.
uçurmak (-i) 1. Uçma işini yaptırmak:
Uçurtmayı uçurmak. 2. Kesip ayırmak, koparmak:
"Kelleni uçurmadıklarına şükür... Geçmiş olsun!" -R. H. Karay. 3. Hızlı götürmek, hızlı sürmek:
"Arabayı, kuvvetli atlar tenha yolda uçuruyordu." -Ö. Seyfettin. 4.
argo Gizlice alıp gitmek.