ses is. 1. Kulağın duyabildiği titreşim, seda, ün:
"Şafağa doğru otomobil sesi duyuldu." -F. R. Atay. 2. Ciğerlerden gelen havanın ses yolunda yaptığı titreşim:
"Mustafa sesimdeki alaycı tınıdan kuşkulandı." -A. Ümit. 3.
mec. Duygu ve düşünce:
"Gençliğin sesini duyuran başka bir dergide ..." -Y. Z. Ortaç. 4.
mec. Herhangi bir davranış, tutum karşısında uyanan ruhsal tepki:
Vicdanın sesi. Aklın sesi. 5.
müz. Aralarında uyum bulunan titreşimler.