sigorta anlamı İt..sicurta
1. Bir şeyin veya bir kimsenin herhangi bir yönden ileride karşılaşabileceği zararı gidermek için, önceden ödenen prim karşılığında bu işle uğraşan kuruluşla yapılan iki taraflı bağlantı sözleşmesi: § "
Şirkette o günkü işi, abonelerden birinin sigorta evrakını tetkik ederek meclisi idareye bir rapor yazmaktı?" -Peyami Safa, Şimşek, 93. § "
Benim elim yangına karşı sigortalıdır." -
Reşat Nuri Güntekin, Balıkesir Muhasebecisi, 19. § "
Zaten sigorta meselesi üzerine siz gıyaben hükm-i idâme giymişsinizdir." -Ahmet Midhat Efendi, Hayret, 460. § "
…bu nedenle de sigortası, ücreti olmayan , salt heyecanı olan bir iş veren ." -Adalet Ağaoğlu, Göç Temizliği, 106. § "
Gizli gizli kürtaj yapan kadın doktorları ve sigortacı yazıhaneleri yerleştikten sonra, Alâeddin'in dükkânının önünden her geçişinde…" -Orhan Pamuk
, Kara Kitap, 15. § "
Bir yandan başarıyla ellerimi ve vicdanımı kirletiyordu ama, öbür yandan boğazıma ve ceplerime alacaklı senetleri, faturalar, sigorta poliçeleri ve çek defterleri dolduruyordu." -Attila İlhan, Kurtlar Sofrası, 248. 2. Bu tür sözleşmeleri yapan şirket: § "
Bu tecrübem, benim gibi kendisine sosyal bir varlık sebebi, tedarik için, maddi ihtiyacı olmadığı hâlde, bir sigorta şirketinin ve bir bankanın idare meclisi azalıklarından başka işi olmayan bir amatörün, yazı hayatına misafir olarak bile girip çıkamayacağını göstermeye yeter mi?" -Peyami Safa, Yalnızız, 145. 3. Özellikle elektrik devresinde, akım çok güçlü olduğunda eriyerek güvenliği sağlayan, kazayı önleyen nesne veya düzen: "
Çünkü sigorta telini kesmiştim." -Necip Fazıl Kısakürek, Siyah Pelerinli Adam, 309.