dostça sf. 1. Dosta yakışır, dost gibi:
"Gerçekten dostça bir sohbet oldu, epeyce uzun sürdü." -A. İlhan. 2.
zf. (do'stça) Dosta yakışır biçimde, dostane:
"Herkes içten görünüyor, hatta yıldızımın hiç barışmadığı insanlar bile dostça elimi sıkıyor, hatırımı soruyorlar." -A. Ümit.
hasbihâl etmeksöyleşmek, karşılıklı konuşmak, sohbet etmek:
"Üç gündür ne hasbihâller ettik." -Ö. Seyfettin.
yârenlik etmek1) ahbapça, dostça konuşmak, sohbet etmek:
"Otur kadınım, seninle biraz yârenlik edelim." -A. Gündüz. 2) bir konu üzerinde konuşup dertleşmek:
"Geceleri konu komşu toplanıp yârenlik ediyorlar." -B. Felek.