alık sf. Akılsız, sersem, budala, ebleh:
"Sen ne alık herifsin be? Beni duyuyor musun?" -N. Hikmet.
aptal sf. 1. Zekâsı pek gelişmemiş, zekâ yoksunu, alık, ahmak:
"Aptal bir gülüşle yüzüne bakıyorum." -Y. Z. Ortaç. 2.
ünl. tkz. Küçümseme ve azarlama bildiren bir seslenme sözü:
"Aptal! Senin yerini açıkça söyledim ben." -T. Buğra.
aptallaşmak (nsz) Zekâsını işletemez olmak, alıklaşmak, ahmaklaşmak:
"Anlayamıyorum, aptallaşmış bir hâlde tekrar soruyorum." -A. Ümit.