çalımlı sf. 1. Gösterişli, kurumlu. 2.
is. den. Başı yüksek, yapısı dar gemi.
debdebeli sf. Görkemli, gösterişli:
"Mustafa bu debdebeli hayata ilk defa giriyordu." -A. Gündüz.
görkemli sf. 1. Büyüklüğü, görünüşü ve güzelliğiyle görenleri etkileyen, gösterişli, göz alıcı, haşmetli, muhteşem, anıtsal. 2. İri yapılı, iyice serpilmiş.
gururlu sf. 1. Kendi kişiliğine önem veren, onurlu, mağrur:
"Hâlet Efendi akıllı, iktidarlı, cerbezeli, gururlu, insafsız, garazkâr bir adamdı." -A. Ş. Hisar. 2. Kurumlu, çalımlı. 3. Kibirli.
heybetli sf. 1. Görünüşü korku ve saygı uyandıran:
"Böyle heybetli, akıllı adam, sana hocalık etmiş adam ölür mü hiç?" -N. Hikmet. 2. Büyük, ulu, azametli:
"Biz onların yorgun ve durgun bile olsa düzgün ve heybetli hâllerini görüyorduk." -A. Ş. Hisar.
kurumlu(I)
sf. Kurum (II) tutmuş olan.
kurumlu(II)
sf. Gururlanarak kasılan, mağrur.