dilim is. 1. Bir bütünden kesilmiş veya ayrılmış ince, yassı parça:
"Ekmek satan yer yokmuş, bir dilim kek alabilmek üzere bir pastacıya giriyorum." -A. Ağaoğlu. 2. Radyatör parçalarından her biri. 3.
ed. Değişik anlatı türü, masal, efsane, bilmece vb. bir metnin, bir eserin aslından az çok ayrılan değişik biçimli olanı, epizot.
parça is. 1. Bir bütünden ayrılan, ayrı sayılan veya artakalan şey:
Yolun bu parçası bozuk. 2. Bir bütünden kopma, kırılma, yırtılma vb. yoluyla ayrılmış bölüm, lime:
"Alınacakları bir gece önceden küçük bir karton parçasına yazmıştır." -H. Taner. 3. Birkaçı bir araya geldiğinde bir bütünü oluşturan şeylerin her biri, modül:
On parçadan yapılmış bir oda takımı. 4. Tane:
Üç parça elbiselik kumaş. 5. Pasaj:
"Hayatımın en acı ve tatlı saatleri bunun başında geçti, eserimin en güzel parçalarını onun kenarında yazdım." -R. N. Güntekin. 6. Müzik eseri. 7. Nesne:
"Bu defaki gidişimizde, eşyamızın arasında taç gibi değerli bir parça da vardı." -A. Kutlu. 8.
mec. Küçümseme ve değersiz sayma bildiren bir söz:
"Bir çoban parçasısın, olmasa bile koyun / Daima eğeceksin başkalarına boyun." -K. Kamu. 9.
argo Güzel, alımlı kız veya kadın.
yara is. 1. Keskin bir şeyle veya bir vuruşla vücutta oluşan derin kesik:
"Yaranı tımar ettiler mi?" -N. Hikmet. 2. Bir şeyin iç veya dış yüzünde herhangi bir etki ile oluşan ve tehlikeli olabilen oyuk, gedik, yarık:
Geminin omurgasındaki yara. 3.
mec. Dert, üzüntü, acı:
Bu yarayı deşmeyin.