edalı
sf. 1. Herhangi bir biçim ve görünüşlü olan. 2. Tavırları hoş olan, nazlı, işveli: "Görevlilerin edalı ve dıbır dıbır yürüyüşleri bir geçit töreni izlenimini verir." -S. Birsel.

nazlı
sf. 1. Kolayca gönlü olmayan, kendini ağır satan, ısrar bekleyen, işveli, edalı: "Nazlı mı nazlı, süzüm süzüm süzülen bir kız çocuğuydu." -T. Buğra. 2. Üstüne titrenilen, değer verilen: "Ben çocukluğumdan beri gayet nazlı büyüdüm." -P. Safa. 3. Özen isteyen, nazik. 4. Sağlığını, dayanıklılığını çabuk yitiren.

Kentsel romanlarda şiveli konuşmalara ve eğer eser İngilizce ise Afrika asıllı Amerikalıların aksanına rastlanabilir. Bu tür romanlar "sokak
Kaynak: Kentsel roman

ama komşu köylerden bazılarında yaşayanlar şiveli konuşurken bazı harfleri yutarak küpbeyaz haline getirmişler. eskiden köyümüzün son
Kaynak: Soğucak, Divriği

ZENCİR Sözlük anlamı; zincirin şiveli arapçadaki söylenişi... ZENCİR İçanadolu da Yozgat ili Yerköy ilçesine bağlı şirin mi şirin çok
Kaynak: Zencir, Yerköy

Aynı adın lokal şiveli biçimi olan acı piyan ismi ise sarı meyan (Thermopsis turcica) için kullanılmaktadır. Dış bağlantılar
Kaynak: Meyan

"Kürt": Genellikle hamallık ya da bekçilik yapar, şiveli konuşur. " "Acem": Ya İran'dan ya da Azerbaycan'dan gelmiştir. Mesleği genelde
Kaynak: Karagöz ve Hacivat