tablo anlamı Fr.tableau
1. Bez, tahta, kâğıt gibi maddeler üzerine yapılmış yağlı boya, sulu boya, pastel veya kara kalem resim: § "
Nikotinin cümle asabiye üstündeki tesiri, Mikclanj'ın bir tablosunun tesirinden fazladır." -Peyami Safa, Canan, 200. §
"Yeni hakikatler keşfetmiş bir âlimin, dâhiyane tablolar yapmış bir ressamın, yeni makineler icat etmiş bir mütefenninin hünerleri, iyi bir adamın fazileti karşısında pek sönük kalır." -Ziya Gökalp, Ziya Gökalp'ın Mektupları, 496
. § "
Bu resim, ailemizin canlı bir tablosu gibidir." -Ziya Gökalp, Ziya Gökalp'ın Mektupları, 309. § "
Odanın üç duvarı da kitaplar, seçme tablolar, kazanılmış ödüllerle doludur." -Adalet Ağaoğlu, Toplu Oyunlar: Bir Kahramanın Ölümü, 273. § "
Fütürist tablo gibi sade göz, sade kulak ve tecessüs." -Ahmet Hamdi Tanpınar, Huzur, 30. § "
En güzel bir heykeli, en güzel bir tabloyu sena ettikleri zaman "tabi atı güzel taklit etmiş" demezler mi?" -Ahmet Midhat Efendi, Yeryüzünde Bir Melek, 65. § "
Duvarda yağlı boya bir iki tabloyla ev sahibinizi yağlı boya bir tasviri vardı." -Ruşen Eşref Ünaydın, Diyorlar Ki, 33. § "
Ramazan Bayram muahezesi beklemek bir duvar boyacısından en güzel tabloların tashihini, dülgerlerden eski Yunan statue'lerinin tanzimini intizar etmek değil midir?" -Sami Paşazade Sezai, Bütün Eserleri II, s.14. § "
Birkaç tablo, yazıhane, kanepe, koltuk…" -
Reşat Nuri Güntekin, Yaprak Dökümü, s.19. §
"… bazı savaş tabloları da bulunmakta…" -Ahmet Rasim, Tarih ve Muharrir, 60. § "
Nasıl ki tablonun çerçevesi en az kıymetidir." -Necip Fazıl Kısakürek, Bir Adam Yaratmak, 31. § "
…O masalları resimleyen ressamlara uygun bir mutluluk tablosu olduğunu düşünüyordum." -Orhan Pamuk
, Beyaz Kale, 42. § "
Bir gün dostlarından bir eleştirmeci ona, tablolarına acayip renkler acayip şekiller koymasını öğütlemiş." -Nurullah Ataç, Dergilerde Deneme, 94. § "
… camlarından bakınca, duvarlarındaki ünlü dört mevsim tabloları ile, bir zamanların ünlü ‘Markiz'ini terkedilmiş ve kederli, görüyorsunuz." -Attila İlhan, Aydınlar Savaşı, 147. 2. Birbiriyle olan ilgilerine göre düzenlenerek yazılmış şeylerin hepsi: § "
Bir insanın doğduğu aya göre kaderinin üzerinde yıldızların tesirini belirten oraskop tablolarında Meral'in karakterini aradık." -Peyami Safa, Yalnızız, 204. §
"Gerçi Georg Brandés de Avrupa edebiyat akımlarının bir tablosunu tasarlamıştır." -Cemil Meriç, Kırk Ambar, 41. 3.
mec. Yaşanan, var olan olay ve olguların hepsinin genel görünüşü, manzara: § "
Cumhuriyet inkılabı tablosunun çerçevesini boş kalmaktan kurtaracak, onu Tamamlayacak ve romantik devresinden realist devresine geçmesini sağlayacak temelli inkılap budur." -Peyami Safa, Din, İnkılap, İrtica, 114. § "
... onun hayatını donuklaştıran tablonun bütün o harikulade güzel renklerini görebilseydiniz..." -Ruşen Eşref Ünaydın, C. IX, 146. § "
Anadolu kasabalarının canlı ve realist tabloları takip edecekti." -Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Gençlik ve Edebiyat Hatıraları, 38. §
"… korkunç bir tablo uzatıyordu." -Yavuz Bülent Bakiler, Üsküp'ten Kosova'ya, 26. § "
Korkunç tabloyu seyrederken bu levhayı resimleştirmesini istediler." -Necip Fazıl Kısakürek, İhtilal, 70
. §
"Bu saadet tablosunun çok da uzun sürmeyeceğini ele veren tek şey la Loca'nın zaman zaman buğulanan gözleriydi." -Elif Şafak, Şehrin Aynaları, 165. § "
bu son kelimeyi yazmıştım ki hatırımda unutulmaz eski bir tablo canlandı" -Nurullah Ataç, Söyleşiler, 138. § "
… irili ufaklı sorumluları, şu tabloyu ibretle okuyun…" -Attila İlhan, Batının Deli Gömleği, 142.