taramak (-i) 1. Bir şeyin tellerini birbirinden ayırıp karışıklığını gidermek:
"Anası sabaha kadar saçlarını tarıyor, düşünüyor, ürküyordu." -Y. Kemal. 2. Bir şey veya kimseyi bulmak, denetlemek için türlü yöntemlerden yararlanarak bir yeri sıkı bir biçimde aramak:
"Birdenbire uzun bir ışık, sol tarafımızdaki sırtları taradı." -H. E. Adıvar. 3. Bir şeyin içindeki gereksiz maddeleri tarak, tırmık vb. ile ayıklamak, taraklamak. 4. Taşın yüzünü dişli çelik kalemle işlemek. 5. Makineli tüfek vb. ateşli silahlarla sürekli olarak bir yere ateş etmek. 6.
(-de) Kafasından geçirmek, belli belirsiz düşünmek:
"Belleğimde taradığım yazarların yarısına yakını hastalıklı idiler." -H. Taner. 7.
mec. Derleme ve araştırma yapmak için bir yayını dikkatle gözden geçirmek veya gerekli kelime, cümle ve yazıları tespit etmek:
Dergileri taramak. 8.
mec. Dikkatle bakmak, süzmek. 9.
bl. Tarayıcı aracılığıyla kâğıt üzerindeki resim, yazı vb. simgeleri bilgisayar ortamına aktarmak.