tatlı ne demek?
- 5 sözlük, 7 sonuç.Güncel Türkçe Sözlük
tatlı anlamı
sf. 1. Şeker tadında olan: Tatlı nar. Tatlı elma. 2. Acı olmayan, içilebilen, yenilebilen: Tatlı su. Tatlı salatalık. 3. is. Şekerle veya şekerli şeylerle yapılan yiyecek: Baklava, revani, lokma birer tatlıdır. 4. zf. Hoşa gidecek bir biçimde, tatlılıkla: Ne tatlı bakıyordu. 5. mec. İnsanı çeken, göze, kulağa hoş gelen, rahatlatan, dinlendiren, sevindiren: "Bu acı adam, tatlı ve nüktedandı." -Y. Z. Ortaç.
sf. 1. Şeker tadında olan: Tatlı nar. Tatlı elma. 2. Acı olmayan, içilebilen, yenilebilen: Tatlı su. Tatlı salatalık. 3. is. Şekerle veya şekerli şeylerle yapılan yiyecek: Baklava, revani, lokma birer tatlıdır. 4. zf. Hoşa gidecek bir biçimde, tatlılıkla: Ne tatlı bakıyordu. 5. mec. İnsanı çeken, göze, kulağa hoş gelen, rahatlatan, dinlendiren, sevindiren: "Bu acı adam, tatlı ve nüktedandı." -Y. Z. Ortaç.
Kişi Adları Sözlüğü
Tatlı anlamı Köken: T.
Cinsiyet: Kız
1. Lezzetli. 2. Hoşa giden, şirin.
Cinsiyet: Kız
1. Lezzetli. 2. Hoşa giden, şirin.
Türkçe - İngilizce
tatlı anlamı
isim
1) sweet
2) dessert
3) sweetie
4) sweeties
5) afters
6) sweetmeat
sıfat
1) sweet
2) luscious
3) soft
4) pleasant
5) mellow
6) beautiful
7) delightful
8) smooth
9) saccharine
10) honeyed
11) sugary
12) suave
13) subtle
14) fruity
15) agreeable
16) amiable
17) mellifluous
18) dulcet
19) blancmange
20) toothsome
21) silky
22) silken
23) subtile
24) sapid
25) mellifluent
26) honied
isim
1) sweet
2) dessert
3) sweetie
4) sweeties
5) afters
6) sweetmeat
sıfat
1) sweet
2) luscious
3) soft
4) pleasant
5) mellow
6) beautiful
7) delightful
8) smooth
9) saccharine
10) honeyed
11) sugary
12) suave
13) subtle
14) fruity
15) agreeable
16) amiable
17) mellifluous
18) dulcet
19) blancmange
20) toothsome
21) silky
22) silken
23) subtile
24) sapid
25) mellifluent
26) honied
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
tatlı anlamı
1.İncir. 2.Bal : Çarşıdan tatlı aldım.
1.İncir. 2.Bal : Çarşıdan tatlı aldım.
Yerleşim Birimleri Sözlüğü
Tatlı anlamı
Çorum ili, Sungurlu ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.
Çorum ili, Sungurlu ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.
Tatlı anlamı
Hakkâri ili, Yüksekova ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.
Hakkâri ili, Yüksekova ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.
Tatlı anlamı
Siirt ili, Bağlıca bucağına bağlı bir yerleşim birimi.
Siirt ili, Bağlıca bucağına bağlı bir yerleşim birimi.
tatlı eş anlamlısı
göze
is. 1. anat. ve biy. Hücre. 2. hlk. Su kaynağı.
is. 1. anat. ve biy. Hücre. 2. hlk. Su kaynağı.
tatlılıkla
zf. (tatlılı'kla) Tatlı dille, anlayışla, hoşgörü göstererek, iyilikle: "Hayriye Hanım kocasını tatlılıkla yola getiremeyeceğini anladığı için birdenbire isyan bayrağını açtı." -R. N. Güntekin.
zf. (tatlılı'kla) Tatlı dille, anlayışla, hoşgörü göstererek, iyilikle: "Hayriye Hanım kocasını tatlılıkla yola getiremeyeceğini anladığı için birdenbire isyan bayrağını açtı." -R. N. Güntekin.
tatlı zıt anlamlısı
acı
is. 1. Bazı maddelerin dilde bıraktığı yakıcı duyu, tatlı karşıtı: Acıyı sever. 2. sf. Tadı bu nitelikte olan: "Acı kahvesini yudumluyordu." -T. Buğra. 3. Herhangi bir dış etken dolayısıyla duyulan rahatsızlık, ızdırap: "Omuzlarına kadar vücudun derisini haşlayan bayıltıcı yanma acısı ve dehşeti çok sürmedi." -P. Safa. 4. mec. Ölüm, yangın, deprem vb. olayların yarattığı üzüntü, keder, elem: "İnsan, ölümün acısını en çok günün iki uzak saatinde hissetmektedir." -Y. Z. Ortaç. 5. sf. Çarpıcı, göz alıcı (renk): "Sıcak iklimlerde bu mevsim tek renktedir, sadece acı yeşildir." -R. H. Karay. 6. sf. mec. Keskin, hoşa gitmeyen, şiddetli: "Acı poyraz kuvvetle esiyordu." -O. Kemal. 7. sf. mec. Kırıcı, üzücü, incitici, dokunaklı, kötü.
is. 1. Bazı maddelerin dilde bıraktığı yakıcı duyu, tatlı karşıtı: Acıyı sever. 2. sf. Tadı bu nitelikte olan: "Acı kahvesini yudumluyordu." -T. Buğra. 3. Herhangi bir dış etken dolayısıyla duyulan rahatsızlık, ızdırap: "Omuzlarına kadar vücudun derisini haşlayan bayıltıcı yanma acısı ve dehşeti çok sürmedi." -P. Safa. 4. mec. Ölüm, yangın, deprem vb. olayların yarattığı üzüntü, keder, elem: "İnsan, ölümün acısını en çok günün iki uzak saatinde hissetmektedir." -Y. Z. Ortaç. 5. sf. Çarpıcı, göz alıcı (renk): "Sıcak iklimlerde bu mevsim tek renktedir, sadece acı yeşildir." -R. H. Karay. 6. sf. mec. Keskin, hoşa gitmeyen, şiddetli: "Acı poyraz kuvvetle esiyordu." -O. Kemal. 7. sf. mec. Kırıcı, üzücü, incitici, dokunaklı, kötü.
"tatlı" için örnek kullanımlar
Manisaspor ile Akhisarspor, yıllardır tatlı bir rekabet içerisindedir.
Manisaspor Akhisarspor, for many years in competition with dessert.
Kaynak: timeturk.comO gerçekten çok tatlı bir adam ve herkes için çok büyük bir kalbi var.
It's really a very sweet guy and has a big heart for everyone.
Kaynak: fanatik.com.trTabiki tatlı bir rekabet Real Madrid'e karşı süper kupayı kazanmıştık.
Of course, a sweet super cup against Real Madrid won the competition.
Kaynak: spothaber.comBu bireyler yemeğin tatlı, acı, ekşi veya mayhoş tatları ile ilgilenirler.
These individuals dish sweet, bitter, sour or tart tastes deal with.
Kaynak: saglik.milliyet.com.trTatlı su akvaryumu, dekoratif veya araştırma amaçlı ya da çok bilinen bir şekilde evcil hayvanların veya diğer organizmaların tatlı su
Kaynak: Tatlı su akvaryumu
Kaynak: Tatlı su akvaryumu
Yakın Kelimeler
Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
