Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

acı ne demek?

 - 5 sözlük, 9 sonuç.

BSTS / Besin Hijyeni ve Teknolojisi Terimleri Sözlüğü

acı anlamı İng. hot
Kinin ve diğer bazı alkoloidlerle kafein gibi değişik maddelerin, suda seyreltilmiş çözeltilerinin oluşturduğu tat veya bu tadı veren saf veya karışık maddelerin duyusal özelliği.

Güncel Türkçe Sözlük

acı anlamı
is. 1. Bazı maddelerin dilde bıraktığı yakıcı duyu, tatlı karşıtı: Acıyı sever. 2. sf. Tadı bu nitelikte olan: "Acı kahvesini yudumluyordu." -T. Buğra. 3. Herhangi bir dış etken dolayısıyla duyulan rahatsızlık, ızdırap: "Omuzlarına kadar vücudun derisini haşlayan bayıltıcı yanma acısı ve dehşeti çok sürmedi." -P. Safa. 4. mec. Ölüm, yangın, deprem vb. olayların yarattığı üzüntü, keder, elem: "İnsan, ölümün acısını en çok günün iki uzak saatinde hissetmektedir." -Y. Z. Ortaç. 5. sf. Çarpıcı, göz alıcı (renk): "Sıcak iklimlerde bu mevsim tek renktedir, sadece acı yeşildir." -R. H. Karay. 6. sf. mec. Keskin, hoşa gitmeyen, şiddetli: "Acı poyraz kuvvetle esiyordu." -O. Kemal. 7. sf. mec. Kırıcı, üzücü, incitici, dokunaklı, kötü.

Türkçe - İngilizce

acı anlamı
isim
1) pain
2) suffering
3) hurt
4) sting
5) grief
6) sorrow
7) anguish
8) ache
9) distress
10) misery
11) affliction
12) pang
13) gnawing
14) worry
15) heartbreak
sıfat
1) painful
2) bitter
3) hot
4) sad
5) brackish
6) harsh
7) tragic
8) severe
9) grievous
10) poignant
11) sardonic
12) scathing
13) peppery
14) acrid
15) sorrowful
16) biting
17) lamentable
18) trenchant
19) pungent
20) vitriolic
21) shrill
22) cutting
23) acid
24) nippy
25) acidulous
26) splitting
27) incisive

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

acı anlamı
Zeytin.

Genek *Yatağan -Muğla

acı anlamı
Biraz, azıcık, pekaz.

-Gaziantep

acı anlamı
1. Aşısız fidan, yabani ağaç. 2. Yabani gül fidanı. 3. bakınız» acaca(I). 4. Karamuk denilen dikenli çalının boya yapmakta kullanılan kökü: Acılı ip iyi boya tutar.
acı anlamı
Ağabey.

*İpsala, -Edirne
*Lüleburgaz -Kırklareli

acı anlamı
Acı, keder, üzüntü

Diyarbakır

Yerleşim Birimleri Sözlüğü

Acı anlamı
Erzurum ili, Pasinler ilçesi, merkez bucağına bağlı bir yerleşim birimi.

acı eş anlamlısı

dokunaklı
sf. Etkili, insanın içine işleyen, müessir, patetik: "Seni anlıyorum kızım dedim. Aklıma daha dokunaklı bir söz gelmedi." -M. Ş. Esendal.
elem
is. Acı, üzüntü, dert, keder: "Bu derdi huy edinenler elem çekmez." -N. F. Kısakürek.
ızdırap
is. (ızdıra:bı) 1. Acı. 2. mec. Üzüntü, sıkıntı, keder: "İyi bir şoför her çeşit ızdıraba katlanmalıdır." -A. Gündüz.
keder
is. Acı, üzüntü, dert, sıkıntı, ızdırap, tasa: "Ya hasta yahut bir kederi var." -H. E. Adıvar.
Keskin
öz. is. (ke'skin) Kırıkkale iline bağlı ilçelerden biri.
keskin
sf. 1. Çok kesici, iyi kesen: "Sonunda keskin bir taşı testere gibi kullanarak ipi incelte incelte kopardı." -H. R. Gürpınar. 2. mec. Tiz (ses): "Bir kadın sesiydi bu. İnce ve keskin, dikkati hemen kapan ve bırakmayan bir ses." -P. Safa. 3. mec. Kırıcı, incitici: "En yakın dostlarının bile kusurlarını keskin bir dille yüzlerine vururmuş." -H. Taner. 4. mec. Etkili, sert: "Nihayet güneş doğdu, sis ve duman içinde çölün sabahlarında esen serin ve keskin rüzgârla üşüdük." -F. R. Atay. 5. argo Zampara.
kırıcı
sf. 1. Kırma işini yapan. 2. mec. Kaba, sert, çevresindekileri inciten (davranış, söz vb.): Kırıcı bir davranış. 3. mec. Bir şeyin gerektiği gibi gelişmesini, oluşmasını önleyen, engelleyen: Grev kırıcı. 4. fiz. Kırınım oluşturan: Kırıcı ortam. 5. is. tic. Senet, tahvil, bono ve süresi gelmemiş alacaklarla ilgili alışveriş veya işlem yapan kimse, kuruluş.
kötü
sf. 1. İstenilen, beğenilen nitelikte olmayan, hoşa gitmeyen, fena, iyi karşıtı: "Hamakat, dalalet ve kötü niyetin bu kadarına söylenebilecek bir şey yoktur." -N. F. Kısakürek. 2. Zararlı, tehlikeli: Kötü adam. 3. Korku, endişe veren: "Yabancının bu kötü kastına yalnız azmimizle karşı koyduk." -R. E. Ünaydın. 4. Kaba ve kırıcı: "Kızına söylemedik kötü lakırtı bırakmamış." -M. Ş. Esendal. 5. Kişi veya toplum üzerinde olumsuz etkileri olan. 6. zf. Aşırı, çok: Kız, oğlana kötü tutuldu.
şiddetli
sf. 1. Etkisi çok olan, zorlu: "Bir aralık rahmetli babam şiddetli bir romatizmaya tutulmuştu." -F. R. Atay. 2. Hızlı: "Şiddetli yağmurun damlaları camı dövüyordu." -R. Enis. 3. Aşırı: Şiddetli geçimsizlik.
üzücü
sf. Üzüntü veren, acıklı: Üzücü bir durum.

acı zıt anlamlısı

tatlı
sf. 1. Şeker tadında olan: Tatlı nar. Tatlı elma. 2. Acı olmayan, içilebilen, yenilebilen: Tatlı su. Tatlı salatalık. 3. is. Şekerle veya şekerli şeylerle yapılan yiyecek: Baklava, revani, lokma birer tatlıdır. 4. zf. Hoşa gidecek bir biçimde, tatlılıkla: Ne tatlı bakıyordu. 5. mec. İnsanı çeken, göze, kulağa hoş gelen, rahatlatan, dinlendiren, sevindiren: "Bu acı adam, tatlı ve nüktedandı." -Y. Z. Ortaç.

"acı" için örnek kullanımlar

İtalyan yıldız, "O final kalbimde hep bir acı olarak kalacak" dedi.
Italian star, "He has always been a pain in my heart will remain as the final," he said.
Kaynak: aksam.com.tr
Almanya'daki yangında hayatını kaybeden Soykan'ın memleketinde acı var.
Soykan who died in a fire in his country have suffered in Germany.
Kaynak: stargundem.com
MHP Genel Başkan Yardımcısı Ruhsar Demirel'in acı günü.
Demirel, Deputy Chairman of the MHP Ruhsar on pain.
Kaynak: timeturk.com
THY'de acı kayıp: Kabin amiri otel odasında ölü bulundu.
THY suffer loss: Cabinet officer was found dead in the hotel room.
Kaynak: turizmguncel.com
Acı biber farklı türlerden tadı acı olan biber çeşitlerine (kültivar larına) verilen ad. Ufak olanları cin biber olarak adlandırılır.
Kaynak: Acı biber
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.