Ölüm, elbette ki her yönüyle üzücü,
elem verici bir olaydır.
Death, of course, every aspect of the sad and painful event.
Kaynak: blog.milliyet.com.trBu
elem verici insanlık suçunun sorumluları hâlâ cezalandırılmamıştır.
This is responsible for the crime of humanity still cezalandırılmamıştır painful.
Kaynak: haber10.comYürekten hüzün duyuyoruz,
elem duyuyoruz, keder hissediyoruz.
We are heartily sadness, sorrow we are, we feel grief.
Kaynak: kanalahaber.comHer mısranın ardında bir yürek, her notada bir
elem vardı.
All verses are followed by a heart, all the notes were a pain.
Kaynak: kentgazetesi.comalçaklıklar örgüsü” (Montesquieu) olmaktan veya en müsait bir hükümle şanlı şerefli Roma tarihinin “
elem verici bir sonundan” başka bir şey değildi.
Kaynak: BizantolojiSonuçsuz kalan resmi arama çabalarından yıllar sonra, geçmişteki bu kaybından halâ büyük bir
elem duyan genç adam, suçluluk duygusunun da
Kaynak: Kayboluş (film, 1988)sorma gönül sorma nele Yürük Semai Hüzzam Şarkı Aşkın bana bir gizli
elem oldu güzel yar Türk Aksağı Isfahan Şarkı Bıktın mı siyah gözlü
Kaynak: Rakım Elkutluyaptıklarından dolayı vicdan azabı duyan Steve büyük bir
elem içerisinde, Symonds'ların bahçesinde toplanan komşularının önünde her şeyi itiraf eder.
Kaynak: Örnek AileAnnesini orada bırakıp
elem içinde geri dönerken yolda birden kar yağmaya başlar ve bu nedenle annesinin şanslı olduğunu düşünür, çünkü
Kaynak: Narayama Türküsü (film, 1958)Koynunda sevinç,
elem yaşlarıma yer ayır.: Geçen bahardan beri sevgine bel bağladım: Her şeyden geçip, ancak sana emel bağladım:
Kaynak: Cenap Muhittin Kozanoğlu