tazallüm anlamı is. esk. Sızlanma, yanıp yıkılma, yakınma: "Bu mektup ... manasız edebiyatlar ve tazallümlerden sonra şu satırlarla bitiyordu." -R. N. Güntekin.
tazallüm eş anlamlısı
sızlanma is. Sızlanmak işi, yakınmak, şikâyet, şekva, tazallüm: "Sonra karısının, para yetiştiremiyorum diye sızlanmasını hatırladı." -M. Ş. Esendal.
yakınma (II) is. Yakınmak (II) işi, şikâyet: "Roman okuma günlerinde evlilik, çoluk çocuk üstüne dertleşmeler, yakınmalar, onu bunu çekiştirmeler yer almazdı." -A. Ağaoğlu.