teltik ne demek?
- 3 sözlük, 10 sonuç.Güncel Türkçe Sözlük
teltik, -ği anlamı
is. hlk. Yanlış, hata.
is. hlk. Yanlış, hata.
Tarama Sözlüğü
teltik anlamı
bakınız» tetik.
bakınız» tetik.
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
teltik anlamı
1.Dolaşık, karışık, yanlış. 2.İvedi yapıldığından yanlış ya da eksik (iş için) : Teltik iş böyle olur. 3.Hazır.
1.Dolaşık, karışık, yanlış. 2.İvedi yapıldığından yanlış ya da eksik (iş için) : Teltik iş böyle olur. 3.Hazır.
teltik anlamı
Silah tetiği.
Silah tetiği.
*Eğridir ve köyleri -Isparta
*Antakya, Amik Ovası Türkmenleri *Reyhanlı -Hatay
-Gaziantep
Bahçeli *Bor -Niğde
*Osmaniye -Adana
teltik anlamı
Kekeme.
Kekeme.
*Mesudiye -Ordu
-Maraş
*Gemerek -Sivas
teltik anlamı
Kapı ve pencere mandalı.
Kapı ve pencere mandalı.
-Niğde
teltik anlamı
1.Kılı kırk yaran, titiz. 2.Eli işe yatmayan, beceriksiz.
1.Kılı kırk yaran, titiz. 2.Eli işe yatmayan, beceriksiz.
teltik anlamı
Asma filizi
Asma filizi
-Çorum
teltik anlamı
1. Dolaşık, karışık, engelli, yanlış. 2. Yabancı. 3. Yaramaz, ters.
1. Dolaşık, karışık, engelli, yanlış. 2. Yabancı. 3. Yaramaz, ters.
teltik anlamı
Tetik (tabanca, tüfek için).
Tetik (tabanca, tüfek için).
Keben, Tekeler *Silifke İçel
teltik eş anlamlısı
hata
is. (hata:) 1. Yanlış: "Aynı hatayı senin de yapmana yol açmak istemiyorum." -İ. O. Anar. 2. İstemeyerek ve bilmeyerek yapılan yanlış, kusur, yanılma, yanılgı: "Ağzını topla, dedim ama hatamı anladım." -B. Felek. 3. Suç, günah, kusur.
is. (hata:) 1. Yanlış: "Aynı hatayı senin de yapmana yol açmak istemiyorum." -İ. O. Anar. 2. İstemeyerek ve bilmeyerek yapılan yanlış, kusur, yanılma, yanılgı: "Ağzını topla, dedim ama hatamı anladım." -B. Felek. 3. Suç, günah, kusur.
yanlış
is. 1. Bir kurala, bir ilkeye, bir gerçeğe uymama durumu, yanılgı, hata: "Sen hayatımdaki bir yanlışmışsın, keşke seni hiç tanımasaydım." -N. Eray. 2. sf. Bir kurala, bir ilkeye, bir gerçeğe uymayan, aykırı olan, hatalı: "Yanlış ve mantıksız hareketim bu suretle cezalanmalı." -A. Gündüz. 3. zf. Hatalı bir biçimde: "Evime gitmek için, yanlış söyledim, gitmemek için vapurun kaçmasını bekliyordum." -S. F. Abasıyanık. 4. sf. fel. Biçimsel düşünme yasalarına uymayan, düşünülen şeyle uyuşmayan.
is. 1. Bir kurala, bir ilkeye, bir gerçeğe uymama durumu, yanılgı, hata: "Sen hayatımdaki bir yanlışmışsın, keşke seni hiç tanımasaydım." -N. Eray. 2. sf. Bir kurala, bir ilkeye, bir gerçeğe uymayan, aykırı olan, hatalı: "Yanlış ve mantıksız hareketim bu suretle cezalanmalı." -A. Gündüz. 3. zf. Hatalı bir biçimde: "Evime gitmek için, yanlış söyledim, gitmemek için vapurun kaçmasını bekliyordum." -S. F. Abasıyanık. 4. sf. fel. Biçimsel düşünme yasalarına uymayan, düşünülen şeyle uyuşmayan.
Yakın Kelimeler
Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
