dinç sf. 1. Gücü ve sağlık durumu yerinde, canlı, zinde, tendürüst, tüvana:
"Kısa kesilmiş çember sakallı, iri ağızlı, yetmişlik, dinç bir ihtiyar." -M. Ş. Esendal. 2.
zf. Canlı, zinde bir biçimde:
"Sabah olunca, bütün gece uyumamasına karşın kendini dinç hissediyordu." -İ. O. Anar.
sağlam sf. 1. Dayanıklı, kolay bozulmaz, yıkılmaz, stabil:
"En sağlam sütunlar üstünde durduğu sanılan devir, bir karton kale gibi yıkılmıştı." -F. R. Atay. 2. Zarar görmemiş, bozulmamış:
Bütün eşya sağlam. 3. Sakatlık veya hastalığı bulunmayan, sağlıklı, sıhhatli:
"Zaten bünyesi pek sağlam değildi, sık sık hastalanıyordu." -A. Ümit. 4. Güvenilir:
Sağlam iş. Sağlam para. 5. Gerçek, inanılır bir temeli olan:
"Böyle sağlam adı nereden bulacaksın." -M. Ş. Esendal. 6.
zf. hlk. (sa'ğlam) Her hâlde, muhakkak:
"Sağlam bu gece perilere karıştım gitti." -H. R. Gürpınar.