tepe anlamı is. 1. Bir şeyin en üstteki bölümü:
"Pencere önünde dimdik durmuş, kocaman ağaçların tepesine bakıyordunuz." -S. F. Abasıyanık. 2. Bir yerin, bir nesnenin vb.nin üstü, hizası:
"Ekşisu'da trenden indikleri sırada güneş Tam tepelerindeydi." -N. Cumalı. 3.
tkz. Birinin yanı başı, baş ucu:
Tepemde durup canımı sıktı. 4.
anat. Başın üst, kafatasının iki kulak arasında kalan bölümü:
"Güneş sanki yalnız sizin tepenize ışık ve sıcaklık aksettirmeye çalışıyor." -R. H. Karay. 5.
coğ. Yüksekliği genellikle birkaç yüz metreyi geçmeyen, çok kez tek başına, yamaçları yatık yer biçimi:
"Derenin sağ tarafına yükselen tepenin yamaçları daha hafif eğimli, daha genişti." -N. Cumalı. 6.
mat. Çokgende veya çok yüzlüde köşelerden her biri. 7.
mat. İkizkenar bir üçgende eşit kenarların kesişme noktası. 8.
mat. Bakışım ekseni bulunan bir eğrinin veya yüzeyin bu eksenle kesişme noktalarından her biri.