göstermek (-i) 1. Birini veya bir şeyi işaretle belirtmek:
Vitrindeki oyuncağı parmağıyla gösterdi. 2.
(-i, -e) Görülmesini sağlamak, görmesine yol açmak:
Size kitaplarımı göstereyim. 3. Belirtmek, anlatmak:
Bu söz onun iyi niyetini gösteriyor. 4.
(-e) Bir şeyin etkisi altında tutulmak:
Güneşe göstermek. Aleve göstermek. 5.
(-e) Kanıtla inandırmak:
Bunun böyle olduğunu size göstereceğim. 6.
(nsz) Öğretmek, açıklamak:
Yol göstermek. 7.
(-e, nsz) Yapmasını söylemek, görevlendirmek:
Size ne iş gösterdiler? 8. Güzelliğini ortaya çıkarmak, temsil etmek:
"Bu seni ablandan daha şirin gösteriyor, emin ol!" -R. N. Güntekin. 9. Herhangi bir biçimde değerlendirmeye yol açmak:
Gerçekleri çarpıtarak gösteriyor. 10.
(nsz) Görünmek, benzemek. 11.
(yar) Etmek:
İtaat göstermek. Dayanışma göstermek. 12.
(-e) mec. Sert bir biçimde karşılık vermek:
"Anası da babasının küfürlerini tekrarlıyor, evde ona göstereceğini söylüyor, gözlerini açıyor, başını sallıyordu." -Ö. Seyfettin.
sergilemek (-i) 1. Bazı şeyleri göstermek, tanıtmak veya satmak amacıyla herhangi bir biçimde, herkesin görebileceği bir yere yerleştirmek, teşhir etmek:
"Kadınlar bütün mallarını, vitrin yerine kullandıkları pencerelerde sergiliyorlardı." -A. Ağaoğlu. 2.
mec. Vermek veya sunmak.