doğurmak (nsz, -i) 1. Yavru dünyaya getirmek, doğum yapmak:
"Bir kadın tarlada doğuruyor, bir kadın hastanede doğuramıyor." -S. F. Abasıyanık. 2.
mec. Ortaya çıkmasına yol açmak, sebep olmak:
"Bir kıvılcım isyan havası doğuruyor ve zor önlemlerin alınmasına yol açıyor." -A. Kutlu.
oluşturmak (-i) Oluşmasını sağlamak, meydana getirmek, teşekkül ettirmek, tekvin etmek:
"Bu kahraman orduyu doğuran ve oluşturan bu millet var oldukça: Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak!" -B. Felek.