dağıtmak (-i) 1. Toplu durumda bulunanları birbirinden uzaklaştırmak veya ayırmak:
"Düşman ordusunu çil yavrusu gibi dağıtırlardı." -Y. K. Beyatlı. 2.
(nsz) Belli bir orana göre bölüştürmek, pay etmek, tevzi etmek:
"Muhacir kümeleri arasında ekmek dağıtmakla uğraşan yaşlıca bir adama seslendi." -P. Safa. 3. Herhangi bir şeyi ayrı ayrı kimselere vermek:
"Selamlar dağıtarak telaşsız ve yorgun bana doğru yürüyordu." -R. H. Karay. 4. Bir şeyin veya bir yerin düzenini bozmak:
Odayı dağıtmak. Kâğıtları dağıtmak. 5.
(nsz) İletmek, ulaştırmak. 6.
mec. Bir topluluğun varlığına son vermek, feshetmek:
Kooperatifi dağıttılar. 7.
mec. Kurulu bir düzeni bozmak. 8.
mec. Etkisini, gücünü azaltmak, gidermek. 9.
(nsz) mec. Ne yaptığını bilmeyecek kadar içip kendinden geçmek. 10.
(nsz) argo Değişik sebeplerle kendini koyuvermek, beklenmedik davranışlarda bulunmak.
üleştirmek (-i, -e) 1. Pay ederek dağıtmak, bölüştürmek. 2. Herkesin payını kendisine vermek, bölüp dağıtmak, tevzi etmek.