asılsız sf. 1. Doğru olmayan, temelsiz, köksüz, dayanaksız, yalan (haber). 2. Uydurma.
palavracı sf. Uydurma söz veya haber ortaya atan, yaptığı işleri abartan, bu davranışları huy edinmiş olan (kimse), tıraşçı, uydurmacı, baloncu:
"Haklısınız efendim, doktor gerçekten de palavracının birisi galiba." -T. Buğra.
yalan is. 1. Doğru olmayan, gerçeğe uymayan söz, kıtır:
"Yalanı en güzel kullanmış olanlar eski Şarklılardır." -A. Haşim. 2.
sf. Uydurma.