tutuşmak ne demek?
- 4 sözlük, 5 sonuç.Divanü Lügati't-Türk
tutuşmak anlamı
tutuşmak
tutuşmak
Güncel Türkçe Sözlük
tutuşmak anlamı
(-e) 1. Birbirini tutmak, birbirine ilişip dokunmak. 2. Bir işe başlamak, girişmek: "İki ordu bir harbe daha tutuştular." -F. R. Atay. 3. (nsz) Yanmaya başlamak, ateş almak: "Bu fenerleri birbirine bağlayan çiçekli askılardaki küçük lambalar tutuştu." -H. C. Yalçın. 4. (nsz) Kızarmak, kızıllaşmak: "Karşı dağlarda tutuşmuş gibi gül bahçeleri / Koyu bir kırmızılık gökten ayırmada yeri." -Y. K. Beyatlı.
(-e) 1. Birbirini tutmak, birbirine ilişip dokunmak. 2. Bir işe başlamak, girişmek: "İki ordu bir harbe daha tutuştular." -F. R. Atay. 3. (nsz) Yanmaya başlamak, ateş almak: "Bu fenerleri birbirine bağlayan çiçekli askılardaki küçük lambalar tutuştu." -H. C. Yalçın. 4. (nsz) Kızarmak, kızıllaşmak: "Karşı dağlarda tutuşmuş gibi gül bahçeleri / Koyu bir kırmızılık gökten ayırmada yeri." -Y. K. Beyatlı.
Türkçe - İngilizce
tutuşmak anlamı
fiil
1) inflame
2) kindle
3) take
4) ignite
5) burn
6) catch
7) flame up
8) blaze
9) catch fire
fiil
1) inflame
2) kindle
3) take
4) ignite
5) burn
6) catch
7) flame up
8) blaze
9) catch fire
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
tutuşmak anlamı
Yara ateşlenmek, azmak.
Yara ateşlenmek, azmak.
*Bor -Niğde
tutuşmak anlamı
Koyulmak, icrayi faaliyet etmek, tutuşmak
Koyulmak, icrayi faaliyet etmek, tutuşmak
Artvin Yusufeli Uşhum köyü
tutuşmak eş anlamlısı
girişmek
(-e) 1. Bir işi ele almak, bir işe teşebbüs etmek: "Erkek arkadaşları ile sosyal nizam üzerinde sonu gelmeyen tartışmalara girişirdi." -H. Taner. 2. Kalkışmak. 3. Birbirine karışmak. 4. mec. Dövmek. 5. mec. Kavgaya tutuşmak.
(-e) 1. Bir işi ele almak, bir işe teşebbüs etmek: "Erkek arkadaşları ile sosyal nizam üzerinde sonu gelmeyen tartışmalara girişirdi." -H. Taner. 2. Kalkışmak. 3. Birbirine karışmak. 4. mec. Dövmek. 5. mec. Kavgaya tutuşmak.
kızarmak
(nsz) 1. Kırmızı veya ona yakın bir renk almak: "Nihat, yüzü kızarmış, alçak sesle söylendi." -P. Safa. 2. Bazı sebze ve meyveler olgunlaşmaya başlamak, olgunlaşmak: Domatesler kızardı. 3. Utanç, öfke vb. duyguların etkisiyle, kanın yüze hücumu sonucu yüz kırmızı bir renk almak: "Ben utancımdan kulaklarıma kadar kızardım." -F. R. Atay. 4. Yiyecekler tavada kızgın yağ içinde veya ateşte kırmızılaşarak pişmek: "Sofrada tarhana çorbası, kızarmış tavuk, bulgur pilavı vardı." -Y. Kemal.
(nsz) 1. Kırmızı veya ona yakın bir renk almak: "Nihat, yüzü kızarmış, alçak sesle söylendi." -P. Safa. 2. Bazı sebze ve meyveler olgunlaşmaya başlamak, olgunlaşmak: Domatesler kızardı. 3. Utanç, öfke vb. duyguların etkisiyle, kanın yüze hücumu sonucu yüz kırmızı bir renk almak: "Ben utancımdan kulaklarıma kadar kızardım." -F. R. Atay. 4. Yiyecekler tavada kızgın yağ içinde veya ateşte kırmızılaşarak pişmek: "Sofrada tarhana çorbası, kızarmış tavuk, bulgur pilavı vardı." -Y. Kemal.
"tutuşmak" için örnek kullanımlar
Bar tutuşmak olarak adlandırılan bu oyunlar halaya benzemekle birlikte kol ve el hareketleri de ön plandadır. Halay a göre ezgi leri daha
Kaynak: Bar (halk oyunu)
Kaynak: Bar (halk oyunu)
Bu özelliğinden dolayı bar kelimesi bilinen sözlük anlamları dışında yörede ; "el ele tutuşmak, birliktelik, bağlamak, topluluk, birlikte
Kaynak: Erzurum barı
Kaynak: Erzurum barı
Aşiret töreleri gereği iki ayrı lider olamayacağı için, iki kardeş ölümcül bir dövüşe tutuşmak zorunda bırakılırlar. Bu dövüş sonucunda,
Kaynak: Geyikler Lanetler
Kaynak: Geyikler Lanetler
Bu özelliğinden dolayı bar kelimesi bilinen sözlük anlamları dışında yörede ; "el ele tutuşmak, birliktelik, bağlamak, topluluk, birlikte
Kaynak: Erzurum
Kaynak: Erzurum
Yakın Kelimeler
Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
