Sözce'de sorgulama yapmak için bir kelime girin

tüydürmek ne demek?

 - 2 sözlük, 4 sonuç.

Güncel Türkçe Sözlük

tüydürmek anlamı
(-i) argo 1. Çalmak, aşırmak. 2. Uzaklaştırmak.

Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü

tüydürmek anlamı
Gizlice kaçırmak : Ali'nin nişanlısını tüydürdüler.

*Eğridir ve köyleri, *Gelendost -Isparta
-Burdur
*Acıpayam, Honaz, Yukarı Seyit *Çal, -Denizli
*Bozdoğan -Aydın
*Bergama -İzmir
*Alaşehir, -Manisa
*Kandıra -Kocaeli
İğneciler *Mudurnu -Bolu
*Akyazı ve çevresi -Sakarya
*Taşköprü -Kastamonu
*Kurşunlu -Çankırı
*Çarşamba -Samsun
*Merzifon ve köyleri -Amasya
*Koyulhisar -Sivas
Bahçeli *Bor, -Niğde
*Ermenek -Konya

tüydürmek anlamı
1. Göndermek, yollamak. 2. Kaçırılmasına neden olmak, kaçırtmak. 3. bakınız» tüymek(I)-1.
tüydürmek anlamı
Gizlice kaçmak

Çorum

tüydürmek eş anlamlısı

aşırmak
(-i, -den) 1. Yüksek veya geçilmesi güç bir yerin üstünden diğer yanına geçirmek. 2. (-i) argo Çalmak, çalıp götürmek, araklamak: "Borcunu ödeyemeyecek fakat bavulunu oradan nasıl aşırabilecekti?" -H. R. Gürpınar. 3. (-i, -e) Tehlike içinde bulunan bir şeyi acele kaçırmak: Yangın büyüyünce eşyayı bostana aşırdılar. 4. ed. Başkasının eserinden parçalar alıp kendisininmiş gibi göstermek.
çalmak
(-i, -e) 1. Başkasının malını gizlice almak, hırsızlık etmek, aşırmak: "İngiliz cephesinden at kaçırıp bize satan bedeviler dönüşlerinde bizim atlarımızı çalıp İngilizlere satarlardı." -F. R. Atay. 2. Vurarak veya sürterek ses çıkartmak: "Bir yandan mızıka istiklal havasını çalıyordu." -R. E. Ünaydın. 3. Bir müziği dinlemeyi sağlayan aleti çalıştırmak: "Fevkalade zekidir; iyi dans eder, piyano çalar, tenis oynar, ata biner, avcıdır, kayakçıdır." -R. H. Karay. 4. (nsz) Ses çıkarmak, ses vermek: "Hafif hafif ıslıklar çalan sesi eski keskinliğini kaybetmiştir." -R. N. Güntekin. 5. Atmak, çarpmak, vurmak. 6. Yoğurt yapmak için sütü mayalamak, katıp karıştırmak: "Ana, inek sağar; yoğurt çalar, yayık vurur." -T. Buğra. 7. Üzerine sürmek: Ekmeğin üzerine yağ çaldı. 8. (-i) Bozmak, zarar vermek. 9. (-i) Kumaşın bir parçasını kesmek. 10. Madeni oymak, kalemle işlemek. 11. (-e) Benzemek, andırmak: "Geniş alınlı, kırmızıya çalar, kahverengi saçlı, altın dişli tuhaf bir delikanlı gülümsedi." -S. F. Abasıyanık. 12. mec. Zamanı boşa harcatmak, ziyan edilmesine yol açmak. 13. (-i) hlk. Süpürmek, temizlemek: Tozu çalmak.
uzaklaştırmak
(-den, -i) 1. Uzağa götürmek: "Allah rızası için şu adamları uzaklaştırın başımdan" -A. Kulin. 2. Çıkarmak, ayırmak: "Apaçık bir yalanla kızı yanından uzaklaştırıyordu." -H. R. Gürpınar. 3. mec. Yabancılaştırmak, ilgisiz bırakmak: "Sen onu bozmak, işten uzaklaştırmak, züppeleştirmek için bilmezlikle elinden geleni yaptın." -M. Ş. Esendal.

Yakın Kelimeler

Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
Vagonmedya.com
2009-2024 © Sözce hakları saklıdır.