engin(II)
 sf. hlk. 1. Değer ve fiyatı düşük olan:
 Engin mal. 2. Yüksekte olmayan, alçak (yer), ingin, münhat:
 "Engin olur bizim elin ovası / Yüksek olur yaylaların havası." -Halk türküsü.
 geniş sf. 1. Eni çok olan, enli, vâsi:
 "Geniş, bomboş bir taşlığın serin, rutubetli küf kokusu duyuldu." -P. Safa. 2. Alanı büyük olan, makro, dar karşıtı:
 "Bu ağaç, bir geniş bostan duvarının dış tarafında idi." -O. C. Kaygılı. 3. Bol (elbise). 4. Kapsamı büyük, dar sınırlar içinde kalmayan, yaygın, makro:
 Geniş anlamlı. 5.
 mec. Kolay kolay tasalanmayan, hoşgörülü, rahat:
 "Besbelli geniş, olabildiğince umursamaz görünmek istiyordu." -A. İlhan. 6.
 mec. Çok:
 Geniş iş alanları sağlandı.