yandırmak ne demek?
- 2 sözlük, 8 sonuç.Güncel Türkçe Sözlük
yandırmak anlamı
(-i) hlk. Yanmasına sebep olmak, yakmak.
(-i) hlk. Yanmasına sebep olmak, yakmak.
Türkiye Türkçesi Ağızları Sözlüğü
yandırmak anlamı
1. Yakmak. 2. Gönül vermek.
1. Yakmak. 2. Gönül vermek.
yandırmak anlamı
Aşırı bir istekle, kana kana içmek: Dili damağı gavrılmış da, bir çölmek suyu yandırdı.
Aşırı bir istekle, kana kana içmek: Dili damağı gavrılmış da, bir çölmek suyu yandırdı.
*Bor -Niğde
yandırmak anlamı
Abartmak.
Abartmak.
-Edirne
yandırmak anlamı
Dokunaklı sözlerle karşısındakine acı vermek, üzmek.
Dokunaklı sözlerle karşısındakine acı vermek, üzmek.
-Çorum
yandırmak anlamı
Yandırmak, yakmak
Yandırmak, yakmak
Diyarbakır
yandırmak anlamı
Yakmak
Yakmak
Urfa
yandırmak anlamı
1. Işığı yakmak. l. İptal etmek, bakınız» yandurmak.
1. Işığı yakmak. l. İptal etmek, bakınız» yandurmak.
yandırmak eş anlamlısı
yakmak
(I) (nsz) Kına, yakı vb.ni koymak, sürmek.
(I) (nsz) Kına, yakı vb.ni koymak, sürmek.
yakmak
(II) (-i) 1. Yanmasını sağlamak veya yanmasına yol açmak, tutuşturmak: "Kendi sigarası için yaktığı kibriti bana uzattı." -F. R. Atay. 2. Ateşle yok etmek: Çöpleri yakmak. 3. Işık vermesini sağlamak: "Mavi ışıklı ispirto lambalarını yakarlar." -S. F. Abasıyanık. 4. Isı etkisiyle bozmak: Eteği ütülerken yaktı. 5. Keskin, sert ve ısırıcı bir duyum vermek: Biber ağzı yakar. 6. Yanıyormuş gibi bir etki yapmak: "Hekime daima şarabın midelerini yaktığından bahsederler." -F. R. Atay. 7. Kurutmak, zarar vermek: "Fırtına ekinleri yakmıştı." -S. F. Abasıyanık. 8. (nsz) Çok sıcak olmak: Bugün güneş yakıyor. 9. Karartmak: Güneşte vücudunu yaktı. 10. Çok üşütmek: Soğuk rüzgâr insanın yüzünü yakıyor. 11. Acıtmak: Canını yakmak. 12. mec. Silahla vurmak. 13. mec. Yıkıma, zarara yol açmak, büyük bir zarara uğratmak, mahvetmek: "Gözü mavi, boyu kısa, kendi muhacir olmasın. Ne olursa olsun makbulüm. Aman bu üçüne dikkat et. Beni yakma." -Ö. Seyfettin. 14. mec. Güçlü sevgi uyandırmak.
(II) (-i) 1. Yanmasını sağlamak veya yanmasına yol açmak, tutuşturmak: "Kendi sigarası için yaktığı kibriti bana uzattı." -F. R. Atay. 2. Ateşle yok etmek: Çöpleri yakmak. 3. Işık vermesini sağlamak: "Mavi ışıklı ispirto lambalarını yakarlar." -S. F. Abasıyanık. 4. Isı etkisiyle bozmak: Eteği ütülerken yaktı. 5. Keskin, sert ve ısırıcı bir duyum vermek: Biber ağzı yakar. 6. Yanıyormuş gibi bir etki yapmak: "Hekime daima şarabın midelerini yaktığından bahsederler." -F. R. Atay. 7. Kurutmak, zarar vermek: "Fırtına ekinleri yakmıştı." -S. F. Abasıyanık. 8. (nsz) Çok sıcak olmak: Bugün güneş yakıyor. 9. Karartmak: Güneşte vücudunu yaktı. 10. Çok üşütmek: Soğuk rüzgâr insanın yüzünü yakıyor. 11. Acıtmak: Canını yakmak. 12. mec. Silahla vurmak. 13. mec. Yıkıma, zarara yol açmak, büyük bir zarara uğratmak, mahvetmek: "Gözü mavi, boyu kısa, kendi muhacir olmasın. Ne olursa olsun makbulüm. Aman bu üçüne dikkat et. Beni yakma." -Ö. Seyfettin. 14. mec. Güçlü sevgi uyandırmak.
Yakın Kelimeler
Google Reklamları
(Tahmin etmek için bir harf girin)
