balyoz anlamı Rum.varyos
Taş kırma, kazık çakma vb. işlerde kullanılan, çok iri ve ağır çekiç: §
"Gene oradan gelen çekiç ve balyoz sesleri, ta kapılarında sandallar -uslu ehli mahluklar gibi bağlı ve uyuklar-duran eski boyalı dere yalılarının önünde bile..." -Ruşen Eşref Ünaydın, Hatıralar I, 308. §
"... ve İngilizlerin "yumurtayı balyozla kırmak" dedikleri lüzumsuz gayretlerden biri sayıyor." -Peyami Safa, Doğu-Batı Sentezi, 194. §
"… hani adamlar durup durup da, bekleyip edip de balyoz kafamıza iner inmez Aysel'i de o masum çekiçle defettiler hani?" -Adalet Ağaoğlu, Bir Düğün Gecesi, 42. § "
Tam o anda ensemde, balyozla vurulmuş gibi bir ses duyuyorum." -Necip Fazıl Kısakürek, O ve Ben, 96. § "
Belinin ortasına zaman zaman ağır bir balyoz gibi inen ağrı kasıklarına doğru yayılıyor." -Nazım Hikmet Ran, Kan Konuşmaz, 79. §
"İskender'in aynası bir balyoz darbesiyle kırılıp…" -Elif Şafak, Şehrin Aynaları, 192.