hafif sf. 1. Tartıda ağırlığı az gelen, yeğni, ağır karşıtı. 2. Güç veya yorucu olmayan, kolay:
Hafif bir iş. 3. Ağırbaşlı olmayan, ciddi olmayan, hoppa:
Hafif bir kadın. 4. Miktarı az, sindirimi kolay (yiyecek):
"Onlar da akşam yemeğini pek hafif yerlerdi." -S. F. Abasıyanık. 5. Kalınlığı veya yoğunluğu az olan:
"Dışarıda yanan lambanın aydınlığıyla burası hafif bir karanlık içindeydi." -M. Ş. Esendal. 6. Etkisi az olan, sert karşıtı:
Hafif bir içki. 7. Önemli olmayan:
Hafif bir ceza. 8. Çok dik olmayan (sırt, yokuş):
"Hafif bir meyilden indik." -H. R. Gürpınar. 9. Gücü az olan, belli belirsiz:
"Kaskatı kesilmiş vücudu, suyun hafif akıntısına uyarak yavaş yavaş uzaklaştı." -R. N. Güntekin. 10. Sıkıntısız, ferah, rahat:
Kendimi bugün çok hafif hissediyorum.