bando anlamı İt..bando
1. Türlü üflemeli ve vurgulu çalgılardan oluşan ve daha çok geçit törenlerinde kullanılan mızıkacılar topluluğu veya takımı, mızıka: §
"Agavni tek başına bir bando mızıkaya bedel olurdu." -Ahmet Midhat Efendi, Henüz 17 Yaşında, s.86. §
"... sokaktan geçen satıcının sesi yerine bir bando muzika terennümü kaim olur; başına konan bir el, bir buz parçası gibidir." -Peyami Safa, Bir Akşamdı, 65. §
"Bu sırada İstanbul şehri bandosu İstiklal Marşı'nı çalacak." -Ruşen Eşref Ünaydın, C. IV, 43. §
"Araba ve otomobil görüntüsü, doktor Hikmet'e uzaktan dinlenen bir bando muzikanın sesleri kadar ahenktar geliyordu." -Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Bir Sürgün, 50. § "
Bir tarafta ince saz, diğer tarafta askeri bando ve yukarda Muzika-yı Hümâyun çalışıyordu." -Nazım Hikmet Ran, Kan Konuşmaz, 159. §
"bando. Takım, hususan ince saz. Askerî musiki takımı." -Ahmet Vefik Paşa, Lehçe-i Osmani. §
"Tam o sırada önlerinden bir bando takımı geçer. " Adalet Ağaoğlu, Toplu Oyunlar: I. Sınır, 217. § "
Mehterhane anlattıklarına göre dehşetli bir bando imiş!..." -Ahmet Rasim, Ramazan Sohbetleri, 240. §
"24 Nisan akşamı bandolar eşliğinde sanki bir festivale gidermişçesine gemiler Limni'den ayrılmaya başladı." -Buket Uzuner, Uzun Beyaz Bulut (Gelibolu), 91. § "
Bu elbirliğiyle alkışlanıyor, arada bir bando zili gibi parlıyor. " -Attila İlhan, Kurtlar Sofrası, 190. 2. Takım, topluluk: §
"Mahmut otel vakasında hırsızlar bandosuna kumanda eden Ciyamni asıl hırsız değilmiş." -Ahmet Midhat Efendi, Hayret, 65.