yarık is. 1. Yarılarak açılmış yer, geniş çatlak:
"Tam öğle vakitleri yüksek kaya yarığının dibinde toplanıyor, bir saat kadar güneşleniyorduk." -A. Gündüz. 2. İnce bir çizgi durumunda açılmış yara:
"Kendini göstermek için terliklerini yarık topuklu tabanlarında şaplata şaplata geçmişti." -H. Taner. 3.
mec. Anlaşmazlık, bölünme:
"Şimdiden birtakım yarıklar açan siyasi rekabetten başka ne mana verilebilirdi?" -Y. K. Karaosmanoğlu. 4.
fiz. Küçük bir ışık demeti elde etmek için ışık kaynağının önüne konulan, saydam olmayan bir düzlem üzerine açılmış, dikdörtgen biçiminde küçük delik. 5.
tıp Çatlak. 6.
sf. Yarılarak açılmış veya yarılarak oluşmuş.