atılmak (-den) 1. Atma işine konu olmak:
"0 romanlarda kırpılan, atılan yerler var mıdır?" -A. Ağaoğlu. 2.
(-e) Saldırmak, hücum etmek:
Düşmanın üzerine atıldı. 3.
(nsz) Bir şeye doğru birden gitmek, birden bir davranışta bulunmak:
"Küçük köpek ince sevinç çığlıkları çıkarıyor, zıplıyor, havlıyor, atılıyordu." -S. F. Abasıyanık. 4.
(-e) Bir işe girişmek, başlamak:
"Bu gençlerden bir kısmı Anadolu içlerinde hatta Asya'da ne çetin sergüzeştlere atıldılar." -F. R. Atay. 5.
(nsz) Patlatılmak:
Silah atıldı. Top atıldı. 6. Bir yerden, görevden veya işten uzaklaştırılmak.
girişmek (-e) 1. Bir işi ele almak, bir işe teşebbüs etmek:
"Erkek arkadaşları ile sosyal nizam üzerinde sonu gelmeyen tartışmalara girişirdi." -H. Taner. 2. Kalkışmak. 3. Birbirine karışmak. 4.
mec. Dövmek. 5.
mec. Kavgaya tutuşmak.
kapanmak (nsz) 1. Kapalı duruma gelmek:
"Son basamağı aştığım zaman, babanın kapısı hızla yüzüme kapandı." -Y. Z. Ortaç. 2.
(-e) Dışarı ile ilişiğini kesmek:
"Rahatça çalışmak istediğim zamanlar buraya kapanırım ve kimse girmesin diye bazen içeriden de kapıyı kilitlerim." -Y. K. Karaosmanoğlu. 3. Çalışamaz, etkinliğini sürdüremez duruma getirilmek:
"Manzumem çıkmadı ve Rübap kapandı." -Y. Z. Ortaç. 4. Son verilmek, kesilmek:
"Arif sustu. Hacı Bey de üstelemedi. Söz de burada kapanmış oldu." -M. Ş. Esendal. 5.
(-e) Yüzü, gövdesi bir yere gelecek biçimde eğilmek:
"Secdeye hamt için değil, güya utandıklarından kapandılar." -R. E. Ünaydın. 6. Tatile girmek:
Okullar kapandı. 7. Yara iyileşmek. 8. Göz kör olmak:
Kazadan sonra bir gözü kapandı. 9. Hava bulutlanmak.
saldırmak (-e) 1. Bir kimseye veya bir şeye karşı saldırı yöneltmek, zarar verici bir davranışta bulunmak, hücum etmek:
"Bugün şu dakikada onlar hâlâ düşmana saldırıyorlardı." -H. C. Yalçın. 2. Bir şey veya kimse üzerine saldırı yapılmasına sebep olmak. 3.
(-den) Gemi, kalkmak için yelken açıp başını gideceği yola çevirmek. 4.
mec. Yıkıcı ve sert eleştiriler yapmak. 5.
kim. Etkisiyle eritmek:
Asitler madenlere saldırır.