kaçmak (-e) 1. Hızla koşup bir yere saklanmak:
"Bir tehlike sezdiğin anda hemen eve kaçarsın." -H. R. Gürpınar. 2.
(nsz) Kimseye bildirmeden bulunduğu yerden ayrılmak, firar etmek:
"Silahını hatta başındaki şapkasını bırakıp kaçıyor." -R. E. Ünaydın. 3.
(-den) Kendini göstermemek, rastlaşmamaya çalışmak:
Alacaklıdan kaçmak. 4.
(-den) Kaçınmak:
Ben zahmetten kaçmam. 5.
(-den) Gaz, sıvı vb. şeyler sızmak:
Kazandan islim kaçıyor. 6.
(nsz) İpi kopmak:
Çorabım kaçtı. 7.
(-e, nsz) Girmek:
Kulağına su kaçmış. 8. Bir yana doğru kaymak:
Odanın halısı biraz sağa kaçmış. 9.
(nsz) Görünmeden gitmek, savuşmak, sıvışmak:
"Belki sirayet eder diye korkacaklar ve kaçacaklar." -B. Felek. 10.
(nsz) Hızlı koşmak:
"Biletlerini memurun elinden kaptı, kaçar gibi gişeden uzaklaştı." -N. Cumalı. 11.
(nsz) Yok olmak:
Rahatı kaçmak. Neşesi kaçmak. 12. Yaklaşmak, benzemek, andırmak:
Bu mavi yeşile kaçıyor. 13. Kaçgöçe uymak:
"Gelin bir evde kayınbabasından kaçar, güveyi, baldızının yüzünü tanımazdı." -R. H. Karay. 14.
(-den) Kız veya kadın yasalara ve aile isteklerine karşı gelerek evlenmek için evinden ayrılmak. 15.
(-i) Rengi ağarmak, uçmak. 16.
(-den) sp. Yarışçı diğerlerinden hızla ayrılıp arayı açmak. 17.
sp. Futbol ve basketbolda engelleyen adamdan kurtulmak veya pas alabilmek için boş alana koşmak.
savuşmak (nsz) 1. Bulunduğu yerden aceleyle, gizlice veya dikkati çekmeden ayrılmak:
"Valinin yerini öğrendiği gibi savuştu Bayram, İlyas'ı peşine takıp." -A. Kulin. 2. Hastalık veya başka kötü bir durum geçmek, iyileşmek.