Aydın öz. is. (a'ydın) Türkiye'nin Ege Bölgesi'nde yer alan illerinden biri.
aydın sf. 1. Işık alan, ışıklı, aydınlık:
Aydın bir oda. 2. Kültürlü, okumuş, görgülü, ileri düşünceli (kimse), münevver:
"Akşam gazetesi, yurt aydınlarıyla konuşarak bizde niçin yazar yetişmediğinin sebeplerini araştırdı." -O. V. Kanık. 3. Kolayca anlaşılacak kadar açık, vazıh (söz veya yazı).
aydınlık is. 1. Bir yeri aydınlatan güç, ışık:
"Bir elektrik görmediğimizden titrek fener aydınlığına doyamazdık." -F. R. Atay. 2. Bir yapının ortasına gelen oda ve öbür bölümlerin ışık alması için damın ortasından zemine kadar açılan boşluk. 3.
sf. Işık alan:
Aydınlık bir oda. 4.
sf. mec. Kolay anlaşılacak derecede açık olan, vazıh:
Aydınlık bir söz. 5.
sf. mec. Kötülükten uzak, temiz, saf:
Aydınlık bir yüz. ışıklı sf. 1. Işığı olan, aydınlık, ışıklandırılmış, nurlu, nurani:
"Tünelin ışıklı ucundan doğru bir esinti geliyor." -A. Ağaoğlu. 2.
mec. Neşe veren, sevinç yaratan, mutlu:
"Kadınınsa güzel yüzü dökülüyor önüne, kocasından uzaklaşıyor, ışıklı gözleri doluyor, dudağı titriyor giderek." -Y. Atılgan.
ziyadar sf. (ziya:dar) esk. Ziyalı.