karanlık is. 1. Işık olmama durumu:
"Biz, karanlığın içinde ilerliyoruz." -H. Taner. 2.
mec. Üzüntü, sıkıntı, perişanlık:
"Demiştim ya; bütün memleketi bir yas karanlığı kaplamıştı." -Y. K. Karaosmanoğlu. 3.
sf. Işığı olmayan, bütünü veya bir parçası ışıktan yoksun olan. 4.
sf. mec. Yasalara, töreye uygun olmayan:
"Bu karanlık işlerin hesabını sorarlar." -M. Ş. Esendal. 5.
sf. mec. Gereğince anlaşılıp bilinemeyen, ne olacağı, sonu belli olmayan (durum):
"Fahri'nin gözlerinde karanlık bir ifade var, umutsuzluk, öfke karışımı bir şey." -A. Ümit. 6.
sf. mec. Karışık.