baston anlamı İt..bastone
1. Yürürken dayanmaya yarayan ağaç veya metalden yapılan araç:§
"Bade't-taâm işçi kızlar fabrikalarına dağıldıkları gibi Mustafa Kamerüddin dahi bastonunu alarak dışarıya çıktı." -Ahmet Midhat Efendi, Demir Bey Yahut İnkişâf-ı Esrar, 401. §
"Fildişi baston bütün bir haşmet ve debdebe içinde..." -Ahmet Hamdi Tanpınar, Mahur Beste, 133. §
"Bastonunu kaldırdı. Kedi kımıldamıyor, kaçacak." -Sami Paşazade Sezai, Bütün Eserleri I, 111. §
"Elinde bastonuyla oturan sarsak bir ihtiyardır." -
Reşat Nuri Güntekin, Yaprak Dökümü, 39. §
"Lami fesini giydi, bastonunu alıp geldi." -Peyami Safa, Canan, 16. §
"Ellerinden şapkalarını ve bastonlarını aldı." -Yakup Kadri Karaosmanoğlu, Bir Sürgün, 77. §
"Ve bastonuyla, ilk kuru yaprakları kurcalayarak…" -Ruşen Eşref Ünaydın, Diyorlar Ki, 228. § "
Sen de tozlukları, dürbünü, bastonu almayı unutma haa!.." -Adalet Ağaoğlu, Toplu Oyunlar-Çok Uzak Fazla Yakın, 476. § "
İnsanı baston yutmuşa döndürüyor." -Ahmet Rasim, Muharrir Bu Ya, 269. § "
Renk renk maşlahlı hanımlar, faytonlar, köşk landonları, şık, çoğu burundan takma altın gözlüklü ve bastonlu beyler yukarı aşağı gidip geliyordu." -Nazım Hikmet Ran, Kan Konuşmaz, 77. §
"… yaşlıca bir adam, sanki bütün yorgunluğunu bastonun üzerine yıkmıştı." -Yavuz Bülent Bakiler, Üsküp'ten Kosova'ya, 61. § "
Giderken taşlıktaki duvar çivileri asıl palto, baston, şemsiye
gibi şeyleri toparlamayı ihmal etmediler. "-Necip Fazıl Kısakürek, O ve Ben, 29. § "
… baston yutmuşa benzerim." -Elif Şafak, Mahrem, 19. §
"Mutfağa giderken çok sık yapmadığı hâlde bastonuna dayanarak yürüdü Beyaz Hala." -Buket Uzuner, Uzun Beyaz Bulut (Gelibolu), 175. § "
Bastonuna dayanmış, öyle dikliyordu." -Orhan Pamuk, Sessiz Ev, 5. § "
- İnsan bir bastona da tutulabilir yüksek topuklu bir iskarpine de ." -Attila İlhan, Kurtlar Sofrası, 325. 2. Geminin baş tarafındaki yatık direğin dışarıya doğru uzanan parçası.